Hukukçu Fadile Saka: İstanbul Sözleşmesi Kadınların Hukuki Güvencesidir

Avukat Fadile Saka, bir süredir tartışmaların odağında olan İstanbul Sözleşmesine ilişkin, önemli değerlendirmelerde bulundu. 

Hukukçu Fadile Saka: İstanbul Sözleşmesi Kadınların Hukuki Güvencesidir
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Avukat Fadile Saka, bir süredir tartışmaların odağında olan İstanbul Sözleşmesine ilişkin, önemli değerlendirmelerde bulundu. 

Saka, yaptığı açıklamada, İstanbul sözleşmesinin amacının kadınları her türlü şiddetten korumak, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek, kadın erkek eşitliğini teşvik etmek, şiddet mağdurlarını korumak ve desteklemek olduğunu kadetti. 

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN TARTIŞMA KONUSU YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUZ"
İstanbul Sözleşmesiyle  özellikle kadına yönelik  sadece kadın olması nedeniyle  uygulanan her türlü şiddetin önüne geçilmesinin hedeflendiğini vurgulayan Saka, "Kadına şiddetin her geçen gün arttığı şu günlerde kadınların hukuki güvencesi olan İstanbul Sözleşmenin tartışma konusu yapılmasını doğru bulmuyoruz. İstanbul Sözleşmesi mahiyeti itibariyle uluslararası bir sözleşmedir. Taraf devletler uluslararası sözleşmeyi imzalarken sözleşmeyi olduğu gibi kabul edebilirler veya  çekince koyarak da imzalayabilirler. Türkiye Cumhuriyeti  sözleşmeyi imzalarken herhangi bir maddeye çekince koymamıştır. Hal böyleyken İstanbul Sözleşmesinden çekilmemiz demek kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık uygulayan kimselere cesaret kaynağı olmamız demektir. Kadınları şiddete ve ayrımcılığa karşı savunmasız ve sessiz  hale getirmek demektir.  Zaten istenen de tam olarak budur. Asıl tartışma konusu yapılan sadece İstanbul Sözleşmesi değildir. İstanbul Sözleşmesi ile birlikte 6284 Sayılı  Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddettin Önlenmesine Dair Kanundur. Zira İstanbul sözleşmesi taraf devletlere şiddet ve ayrımcılığa karşı  yükümlülükler yüklemektedir. Doğrudan uygulama alanı bulan yaptırımlar söz konusu değildir. Yani daha basit hali ile İstanbul Sözleşmesi taraf devletin kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın önüne geçmesi için toplumda eğitim vermesini, kanuni düzenlemeler yapmasını, tüm kurumlarında işbirliği içerisinde olarak kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı bitirmesi sorumluluğunu yüklemektedir. Sözleşmeden çekilmemiz halinde adım adım kadınların hakları daraltılacak, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık olağan hale getirilecektir." dedi. 

"KADINLAR BİR NEBZE DE OLSA KENDİNİ GÜVENDE HİSSEDEBİLMEKTE"
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi için öne sürülen 'aile birliğini bozduğu' ve 'boşanmaları arttırdığı' yönündeki iddianın kesinlikle doğru olmadığını savunan Saka;  şöyle devam etti: "Öncelikle çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki boşanmaları arttıran sözleşme değil kadına yönelik ayrımcılık ve şiddettir. Son zamanlarda boşanmaların arttığı doğrudur. Ancak bunun sebebi sözleşme değil kadına yönelik ekonomik, cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddettir. Eskiden çalışma hayatında yer edinemeyen ve öğretim seviyesi düşük olan hatta okuması yazması dahi olmayan kadınlar eşlerinden gelen şiddete maalesef sessiz kalmak zorunda kalıyordu. Zira ataerkil bir toplum olmamız nedeni ile erkektir yapar, sen kadınsın idare et, gelinlikle çıktığın eve kefenle dönersin gibi  insanlık dışı  fikirler ve uygulamalar hakimdi. Artık kadınlar ailelerinde destek göremese dahi kendi ayakları üzerinden durabilmekte  ve İstanbul sözleşmesi, 6284 sayılı kanun gibi  kanunlar sayesinde bir nebze de olsa  kendini güvende hissedebilmektedir. Sözleşmeden çekilmemiz gerektiğini savunan kesimin rahatsız olduğu konuda tam olarak budur. İsteniyor ki tarih boyu kadınların maruz kaldığı ikinci sınıf muamele devam etsin. Kadınlar ekonomik özgürlüklerini kazanmasınlar, toplumda yer edinip söz sahibi olmasınlar. Maruz kaldıkları şiddete boyun eğsinler ve sessiz kalsınlar."