Milletvekili Erol: Orta Hasarlı Binalar Elazığ'da İnanılmaz Şekilde Riskli Bir Hale Geldi

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında 24 Ocak ve 27 Aralık’ta meydana gelen deprem sonrası yapılan çalışmaları değerlendirdi.

EROL: 7269 SAYILI KANUN ÇÖZÜM OLAN BİR KANUN DEĞİL

24 Ocak depreminden sonra Elazığ’a gelen 3 bakanın kriz yönetiminde başarı oluşturduğunu anımsatarak, sonrasında vatandaşların mağduriyetinin giderilmesinde sorunlar yaşandığını söyleyen Erol, “İçişleri Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, Milli Eğitim Bakanı ve Sağlık Bakanı bu bakanlar krizin yönetimi ile ilgili Elazığ’da gerçekten bir başarı oluşturdular. Bu 1 aylık süre içerisinde Elazığ’da kaldılar. Vatandaşın günübirlik ihtiyaçları ile ilgili işte çadırlar kurulmasından iaşesine kadar, barınmasından yemeğine kadar inanılmaz şekilde başarılı bir yönetim anlayışı sergilendi. Ama ondan sonraki süreçte esas karşılaştığımız tablo şuydu; mülkiyet haklarının korunmasına geldiği zaman vatandaşların mağduriyetinin giderilmesine gelindiği zaman inanılmaz sorunlar yaşadık. Bu sorunların temelinde neler vardı? Bu sorunların temelinde aslında 7269 sayılı kanun vardı, 7269 sayılı kanun 1959 yılında hazırlanan ve halen geçerliliğini koruyan bir kanun. Ama ne yazık ki bu kanunun hazırlandığı dönemde Türkiye’nin ihtiyaçlarının o günkü koşullara göre hazırlanmış, o günkü nüfus yapısına göre, o günkü coğrafi yapıya göre, o günkü ihtiyaçlara göre hazırlanmış ama bugün depremden kaynaklı ve afetlerden kaynaklı sorunlarda, beklentilerde, ihtiyaçlar da taleplerde çok farklı boyutta. Ve bu 7269 sayılı kaun günün ihtiyaçlarına, vatandaşların mağduriyetinin giderilmesine hitap olan, çözüm olan bir kanun değil” ifadelerini kullandı.

EROL: ORTA HASARLI BİNALAR ELAZIĞ’DA İNANILMAZ ŞEKİLDE RİSKLİ BİR HALE GELDİ

24 Ocak depreminden sonra hasarlı binaların Pazar günü yaşanan deprem sonrasında oturulamaz hale geldiğini ifade eden Erol, “Orta hasarlı binalar şu anda oturulmaz hale geldi Elazığ’da. Çünkü bu artçı depremler binaların taşıyıcı özelliğini yoran ve binaların taşıyıcı özelliğini yok eden artçı depremler. Şu anda orta hasarlı binalar Elazığ’da inanılmaz şekilde riskli bir hale geldi ve vatandaşlar bu binalara girmeye korkar hale geldi. Bizim talebimiz bu orta hasarlı binaların bir an önce incelemelerinin yapılarak ağır hasarlı statüsüne çevrilmesi, orta hasarlı diye bir tanımlamanın bakanlık mevzuatından kaldırılması. Yani bir bina ya hasarlıdır ya değildir. Güçlendirmeyle ayakta tutacağınız binanın depremin büyüklüğüne göre ayakta kalma şansı yoktur. Bu orta hasarlı binaların tümünün yıkım kararı verilerek ağır hasarlı bina edilerek yeni bir karar verilerek bunların da bundan önceki deprem konutları gibi yeniden yapılanmasıyla ilgili bir talebimiz var. Ayrıca bunun yanı sıra kentsel dönüşümle ilgili bir talebimiz var. Ne yazık ki bunu üzülerek söylüyorum; Elazığ’da bütün kamu arazileri, hazine arazileri TOKİ’ye tahsis edildi, TOKİ’de ihale yönetimiyle bunları satışa çıkardı. Halbuki deprem bölgelerindeki kamu arazileri tam tersine kamunun mülkiyetinde olmalı, olası bir deprem riskine karşı deprem toplanma merkezleri, çadır alanları, konteynır alanları ve hatta deprem konutlarının yapılabilecekleri alanlar olarak tespit edilmesi gerekirken şu anda bu arsalarda TOKİ’ye devredilerek, TOKİ’de ihale yöntemiyle bunları piyasaya açık bir şekilde satışa çıkardı. Bunlar doğru işler değil” şeklinde konuştu.

EROL: YERİNDE İNCELEMELER YAPARAK MECLİSE CİDDİ BİR RAPOR VERİLMESİDİR

Elazığ’a özel ilgi gösterilmesi gerektiğin kaydeden Erol, “Bizim talebimiz Elazığ’a özel bir ilginin gösterilmesi ve en büyük talebimiz de meclisimizde kurulan deprem araştırma komisyonunun bir an önce Elazığ’a da yönlendirilerek, Elazığ’da da görevlendirilerek Elazığ’a gelip orada vatandaşın yaşadığı sorunların, beklentilerinin neler olduğunu, deprem sonrası yaşanan sorunlarla ilgili sıkıntıların mevzuattan kaynaklı kanunlardan kaynaklı sıkıntıların, sorunların, taleplerin beklentilerinin neler olduğunu yerinde incelemeler yaparak meclise ciddi bir rapor verilmesidir. ,Bu rapor doğrultusunda da ilgili bakanların ve bakanlıkların bu konuda gerekli tedbirleri alması, vatandaşın mağduriyetinin giderilmesidir” dedi.