Kadir Atıcı

Bir Şehir, Bir Alim Müftü Mahmud Nedim Efendi

Kadir Atıcı

Harput, âlim komutanlarıyla meşhurdur. Feth Ahmet Baba (Şeyh-ül Kâinat), Nadir Baba, Arap Baba, Mansur Baba, Murat Baba (Şeyh Şerafettin)… gibi tarikat ehli alimler, İslam’da gaza anlayışıyla hareket edip müritleri ile Harput’un fethine katılarak bu bölgenin İslam beldesi haline gelmesine öncülük etmişlerdir.

Bulunduğu şehre manevi kimlik katan bu zatlardan ilmi mülahazalarını Harput Medreselerinde icra edip sohbetleriyle toplumu aydınlattıkları gibi iş başa düşünce de cephede aynı ruh ile mücadele etmişlerdir. Bu âlimlerden biri de Harput’ta H.1175/M.1760 yılında dünyaya geldiği tahmin edilen Mahmut Nedim Efendidir.

Ailesi, eğitimi ve görevi…

Babası Hacı Hasan Efendi isminde âlim bir zattır. Dedeleri Halep tarafından gelen bir Türk ailesidir. Mütevazı, ağırbaşlı bir kişiliğe sahip olan Nedim Efendi, vatansever, cesur ve fedakârdır da…

Birde "Halvetiyye Tarikatı”nın önemli halifelerindendir…

Babası Hacı Hasan Efendi’nin rahle-i tedrisinden geçen Mahmut Nedim Efendi, Tevfikiye Medresesi müderrisi olur. Medrese, Harput’ta Dağ kapısında (Bugünkü yeri; Harput’un girişi olarak ifade edilen beş evlerin, Sunguroğlu konağın ve Sağir Müftü Konağının bulunduğu mevki) yer almaktaydı. Bu medresenin banisi ise Çötelizade ailesinden Hacı İsmail Bey’dir. Nedim Efendi bu medresede 20 öğrenciye, oğulları Sadeddin ve Hasan Hicabi Efendilerle birlikte ders vermişlerdir.

Burada Nedim Efendinin lakabıyla alakalı birkaç rivayetten bahsedeceğim…

Birinci rivayet odur ki; geçirdiği bir hastalıktan dolayı kulağı sağır olur.

İkinci rivayet;  Müftülüğü esnasında hanımın biri bir konu hakkında bilgi edinmek üzere, Müftü Mahmut Nedim Efendi'nin yanına gelir. Kadın o esnada sesli olarak yellenince, Müftü Mahmut Nedim Efendi kadının mahcup olmaması için kendisini sağır olarak göstermeye çalışır, kadın bağırarak konuştukça O, "Daha hızlı söyle kızım, benim kulağım ağır işitir" der. Kadın müftünün yanından ayrıldıktan sonra çevresine, "Bizim Müftü sağırmış" diye yaymaya başlamıştır. Böylece Müftü Mahmut Nedim Efendi'nin ismi  "Sağır Müftü" olarak kalmıştır.

Üçüncü rivayet ise; küçük yaşta âlim kişiliği neticesinde harput müftülüğüne atanınca adı Sagir صغير  (küçük) müftü olarak anılmaya başlanır.

Vatanperverliğine gelince…

Sultan Abdulmecid Dönemi, 1853-1856 yılında Osmanlı-Rus savaşı (Kırım Savaşı) başlar…  

Müftü Efendi, müritleriyle birlikte 300-400 kadar Harputlu ile gönüllü olarak cepheye gitmiştir. Kars yöresi cephesinde Ruslar­a karşı yapılan bir muharebede Mahmut Nedim Efendi yaralanmış, bir müddet sonra da 1854 yılında 94 yaşında şehit olmuştur. Cenazesi o anda bulunduğu yer olan Pasinler'deki mezarlığa defnedilmiştir. Savaştan sonra Harputlulardan büyük bir çoğunluğu kendisi gibi şehadet şerbeti içmişken ancak 30 ya da 40 kişi gazi olarak geri gelebilmiştir. Geri dönenler, Onun harp sırasında en önde düşmanla yiğitçe savaştığını uzun yıllar Harputlulara anlatmışlardır.

Derkenar…

Evet, bir lokma bir hırka diye İslam’ı hayatın içinden çekip almak isteyen zevatlar!.. İslam her anı içinde barındıran ve her anın içinde olan bir dindir. Yeri geldiğinde hokka ve divit ile ilim tahsil edilirken yeri geldiğinde cephede vatan müdafaası yapılır.

İşte böyle İlmin ve vatanperverliğin menbaı olan harput, çevresinde şekillenen el-aziz şehrinin evlatları olarak tarihimize ve bu tarih içinde şehre manevi iklimi aşılayan Mahmut Nedim Efendi özelinde bütün büyük zatlara karşı sorumluluğumuz var. Bu sorumluluk kişide belirdi mi dünü yâd eder, bugünü güzelleştirir, yarını şekillendirir…

Kaynakça:

İ. Sunguroğlu, Harput Yollarında, C.II, İstanbul,2013.

G. Aydoğmuş, Harput Kültüründe Din Âlimleri, Elazığ,1998.

S. Yapıcı, Harput Biz Havza Kültürünün Manevi Hüviyeti Âlim-Müellif Ve Mutasavvıfları, Elazığ.2013.

Yazarın Diğer Yazıları