Kişiye Göre Kanser Tedavisi!

Kapsamlı genetik haritalama ile 300'den fazla geni inceleyen bilim adamları, kanser hücresinin karakterini ortaya koyuyor, genetik mutasyona uygun tedavi planı hazırlıyor...

Kişiye Göre Kanser Tedavisi!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İnsan genom projesi ile insanın DNA haritasının çıkarılması sayesinde kanser teşhis ve tedavisinde bütün dengeler değişti. Geçmişte organ kanserlerinden söz ederken bugün artık kanserin hangi organda olduğuna değil hangi genetik bozukluk sonucu ortaya çıktığı konuşuluyor. Çünkü her hastanın kanser hücresi, parmak izi gibi kendine özel.  Bu izi tespit etmek çok önemli. Kanser teşhisi artık organdan DNA hatta RNA düzeyine indi. Bir tüp kandan ya da bir santimetrekarelik biyopsiden kanserin izini süren “kanser dedektifleri”, gen teknolojisini kullanarak hastalığa yol açan mutasyon adı verilen bozulmayı buluyor ve karşılık gelen ilaçla eşleştiriyorlar. Bu sayede kanserinizin adı “akciğer kanseri” olsa da yaklaşık 200 alt tipinden hangisi olduğunu belirliyor ve genetik mutasyonu durduracak silahları ve size özel tedavi planını çiziyor.

Genomik profilleme adı verilen kanserin gen haritasının çıkarılması dünyada sayılı merkezlerde yapılıyor. Biz de bu merkezlerden biri olan Zurih’teki Foundation Medicine laboratuvarlarına girdik. Kapsamlı Genomik Profilleme teknolojisi kullanılarak 324 gene bakılan ve bu alandaki en yüksek taramanın yapıldığı merkezde, bilim adamlarının kanser hücresinin karakterini nasıl çözdüklerine şahit olduk. 

Kanserin genetik ve mutasyonlar tarafından yönetilen bir hastalık olduğunu söyleyen Avusturalya Garvan Enstitüsü Kanser Departmanı Başkanı, Prof. Dr. David,  Thomas önceki yıllarda kanserin organlara göre sınıflandırıldığını ve her hastaya aynı tedavinin uygulandığını belirterek  “Günümüzde ise bu hücreleri birbirinden ayırabilecek genomik bilgiye sahibiz. Kanseri genlerine göre sınıflayabiliyoruz. Bu sayede doğru hastaya, doğru tedaviyi doğru zamanda verebileceğimiz bir noktaya geldik. Artık hücresel düzeyden DNA düzeyine indik. Ve çok hızlı bir şekilde genomik dizilimini daha uygun fiyatlarda elde edebiliyoruz. Bu testlerle hasta için yüzde 95 oranında bir sonuç elde edebiliyoruz. Elde ettiğimiz bilgilerin yüzde 80’i bilimsel klinik çalışmalardan geliyor” dedi.

Zürih’te kanserin izini sürüyor
Kanser dedektiflerinden biri de Zürih Üniversitesi Hastanesi Klinik Biyoinformatik Bölümü Başkanı Dr. Abdullah Kahraman. Kanser hücresindeki genetik mutasyonları yakalayan özel bir bilgisayar programı geliştiren Kahraman, Zürih Üniversitesi Hastanesi Tümör Konseyinde yer alan diğer genetikçilerle birlikte binlerce kanser hastası için tedavi planlarının şekillendirilmesinde rol alıyor. 

Gurbetçi olarak Almanya’ya giden Uşaklı bir baba ve Samsunlu bir annenin oğlu olan Dr. Kahraman, bir Türk olarak kanser teşhisinde yeni bir dönemin kapısını açacak önemli bir çalışmaya imza atıyor. Yaklaşık 20 yıldır genlere ve kansere dönüşen değişimlere bakıldığını söyleyen Dr. Kahraman “Son 20 yılda çok veri toplandı. Değişik kanserler tiplerinde hangi mutasyonlar görüldüğü ortaya çıktı. Bu veriler bilgisayarlara yüklenmeye devam ediyor. Benim geliştirdiğim bilgisayar programında, laboratuvardan gelen sonuçlarla bu verileri eşleştiriyoruz. Belirli analizleri daha önce başka programlar yapıyordu. Ancak bu boyutta bir program yoktu. Benim geliştirdiğim programla mutasyonlara hem zincir olarak hem de üç boyutlu olarak bakıyoruz. Kanserde belirli genler birbirleriyle birleşiyorlar. Biz buna gen füzyonu diyoruz. Bu birleşme sonucu az aktif genler çok aktif hâle gelebiliyorlar. Bu gen füzyonu olunca kanseri tetikleyebiliyor. Mutasyonun kansere gidip gitmeyeceğini ortaya koyuyoruz” dedi.
 

Kişiye özel gen profili 
Kapsamlı genomik profillemenin hangi hastaya hangi tedavinin kullanılması gerektiğini belirleme konusundaki önemini sorduğumuz Foundation Medicine Yaşam Döngüsü Lideri Josh Jordan, kanser hücresinin genetiğinin belirlenebilmesinin aslında fotoğrafın net olarak görülebilmesi olduğunu söyleyen “Kanser bir gen hastalığı. Altmış yıl önce sigaranın kansere sebep olduğunu bilmiyorduk. Günümüzde sigaranın büyük oranda genomik hasarlara ve tümörün büyümesine sebep olduğunu biliyoruz. Sadece sigara değil, hayat şeklimiz, ailesel faktörlerimiz de kanser gelişimini etkileyebiliyor. Sonuç olarak kanserin genomik özelliklerini bilmemiz çok önemli hâle geldi. Hasta açısından bakıldığında bu, bir devrim demek. Genomik profilleme testi ile kişinin kanserinin moleküler durumu ve kanserin büyümesine neden olan genomik değişiklikler hakkında detaylı bilgi elde ediyoruz. Bunu soluk bir el feneri ile karanlık odada iğne aramaya benzetebiliriz. Bütün ışıkları yaktığınızda iğneyi daha rahat bulabilirsiniz. Kapsamlı genomik profilleme ile kanser DNA’sındaki değişimler hakkında bilgi edinebiliyoruz.  Ve bu bilgi her hasta için kişisel bir tedavi planı hazırlamamız için bize kaynak sağlıyor” diye konuştu. 

Günümüzde kanser hastalarının büyük oranda geç tanı aldığını, standart tedavilerin kullanıldığını hedefli tedavilere erişimin sınırlı olduğunu hatırlatan Jordan “Bugün kanserin tedavisinin klasik kemoterapilerle yapıldığı zaman ne kadar hayat süresine sahip olacağı aşağı yukarı belli. Fakat tespit edebildiğimiz genomik değişikliklere göre hedefli tedavileri uyguladığımız zaman yüzde 25-30 daha fazla hastanın faydalandığını görüyoruz.  Genetik testlerin amacı doğru hasta için doğru tedaviyi doğru zamanda verebilmek. Şu anda çeşitli hasta bilgilerinden oluşturduğumuz gruplarla eşleştirme yapılıyor. Genetik testlerin geleceğinde, bugün belirlenen hasta grupları dışında, tek bir hastaya özel genomik profilleme çıkarılmasını var. Bunu yeni nesil genomik profillemeler sayesinde yapabileceğiz ve onlara detaylı bir tedaviler sunabileceğiz” dedi. 

YENİ İLAÇLAR İÇİN BİLGİ KAYNAĞI
Genetik testlerden elde edilen bilgilerin yeni ilaçların geliştirilmesi için de kullanıldığını anlatan Jordan, Foundation Medicine testleri dünya üzerinde 300 bin hastaya yapıldığını belirterek “Bu çok büyük bir seri. Seri genişledikçe kanser hücrelerini daha iyi tanıma şansımız oluyor. Aynı zamanda yeni ilaçlar geliştiren biyofarma şirketleri de bu bilgilerden faydalanıyor. Elliden fazla ilaç firması ile ortak çalışıyoruz” dedi.  
2000’li yılların başında kanseri organ bazlı ve histolojik bazlı tanımlandığını belirten Josh Jordan “Mesela akciğer kanseri için küçük hücreli akciğer kanseri ya da küçük hücreli olmayan akciğer kanseri diyorduk. İki, üç yıl önce fark ettik ki, sadece akciğer kanserinde 100 bin civarında farklı mutasyon gelişebiliyor. Şu anda herkes bu bilginin tespiti için çalışıyor. Bu sadece akciğer kanseri için. Burada tespit edilen her bir mutasyon için bir hedefli tedavi söz konusu ve bu mutasyonları hedef alarak hastayı tedavi edebilmemiz mümkün” diye anlattı.

Kanser hücresinin yolculuğuna takip 
Kapsamlı genomik profilleme testinin kanseri oluşturan ve ilerlemesini gösteren eldeki en önemli araç olduğunu söyleyen Foundation Medicine Medikal İlişkiler Başkan Yardımcısı Dr. Prasanth Reddy  “Kanser hücreleri de parmak izi gibi kişiye özel. Kanser hücresi tedavi sırasında da karakter değiştirebiliyor. Bunları genetik profilleme ile takip edebiliyoruz. Bütün kanserlerde genetik profilleme mümkün. Kanser hücresinin DNA’sına dokudan, dokunun yeterli olmadığı ya da her zaman doku alamayacağımız durumlarda kandan bakıyoruz. Foundation Medicine’in doku testi FDA’nin onayladığı tek test. Bu testleri teşhis, hastalığın nasıl ilerleyeceği konusundaki bilgi edinebilmek ve doğru tedaviyi tespit edebilmek için kullanıyoruz. Testler sonucunda elde ettiğimiz bilgileri tümör konseyinde yorumlayarak bu yorumu  içeren bir raporu doktora sunuyoruz. Bu raporla hastaya verebileceğimiz en iyi şansı vermiş oluyoruz. Çünkü bazı hastalara hedefli tedaviler bazılarına immünoterapi iyi gelmiyor. Testler sayesinde hangi hastada hangi tedavinin işe yarayabileceğini ortaya çıkarıyoruz” dedi. 

Kaynağı bilinmeyen kanserlere çare
Genomik profillemenin asıl kaynağı bilinmeyen, organlarda metastaz olarak teşhis edilen ve primeri bilinmeyen kanserlerde de bir umut ışığı olduğunu söyleyen Alman Kanser Merkezinden Prof. Dr. Alwin Kramer “Tüm kanserlerin yüzde 5’ini oluşturan bu durum çok ihmal edilmiş bir hastalıktı. Sadece platin bazlı tedaviler verilebiliyordu. Hayat süresi yaklaşık dokuz aydı. Artık genomik profilleme sayesinde bu hastalarda kansere yol açan mutasyonu bulup, uygun tedaviyi verebilmek ve binlerce hastanın hayatını kurtarmak mümkün hâle geldi. Bunun için 32 ülkede 128 merkezde yürüttüğümüz CUPİSCO adlı bir bilimsel çalışma var. Bu merkezler arasında Türkiye’de var ve 15 hasta katılıyor çalışmaya. Bu çalışma sağlık otoriteleri ve geri ödeme sistemlerinde kanserin organ bazlı değil de genetik mutasyona göre sınıflanması gerektiğini ortaya koyacak” dedi.

Haber: Türkiye Gazetesi