Oyuncu Ahmet Kural'a Hapis Cezası!
Oyuncu Ahmet Kural şarkıcı Sıla'yı darp ettiği gerekçesiyle yeniden yargılandığı davada 'hakaret', 'yaralama' ve 'tehdit' suçlarından önceki kararda olduğu gibi 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı.
Oyuncu Ahmet Kural’ın şarkıcı Sıla’yı darp ettiği gerekçesiyle yargılandığı dava karara bağlanmış, karar İstinaf Mahkemesi’nce bozulmuştu.
Bozma kararının ardından Kural’ın yeniden yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. İstanbul 60’ıncı Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, beyanda bulunan müşteki Sıla’nın avukatı, sanığın cezalandırılmasını talep etti.
Sanık Ahmet Kural’ın avukatı ise beraat ilişkin taleplerini söyledi.
Davayı karara bağlanan mahkeme, sanık Ahmet Kural’ı ‘hakaret’, ‘tehdit’ ve ‘yaralama’ suçundan indirim uygulayarak 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. Ahmet Kural’ı önceki kararda olduğu gibi cezaya çarptıran mahkeme, cezada erteleme uygulanmasına hükmetti.
“ADALET TECELLİ ETTİ”
Karara ilişkin konuşan Sıla’nın avukatı Rezan Epözdemir, “İddialarımızın gerçek olduğu bir kere daha tescillendi. Sanık Ahmet Kural ‘kasten yaralama’, ‘hakaret’ ve ‘tehdit’ suçlarını işlediğinden mahkum edildi. Geç kalınmış olsa da, bu yönüyle müvekkilimizin memnun etmese de, her şeye rağmen adalet tecelli etti” ifadelerini kullandı.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Oyuncu Ahmet Kural, şarkıcı Sıla Gençoğlu'nu darp ettiği gerekçesiyle İstanbul 60’ıncı Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada, 22 Nisan 2019 tarihinde ‘hakaret’, ‘yaralama’ ve ‘tehdit’ suçlarından toplamda 1 yıl 4 ay 20 gün hapse çarptırılmıştı. Taraf avukatları, davanın karara bağlanmasının ardından dosyayı İstinaf Mahkemesi’ne taşımıştı. Dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30’uncu Ceza Dairesi, istinaf başvurularını kabul ederek, yerel mahkemenin kararını bozmuştu. Daire kararında, dosyanın basit yargılama usulü yönünden yeniden değerlendirme yapılmasını ve ‘hakaret' ile ‘tehdit' suçları yönünden de mevcut delillerin değerlendirilmesinde zorunluluk olduğunu belirterek, olay yerinde keşif yapılması gerektiğini gerekçe göstermişti.