Erhan Bahçeci

İnsan Kalabilmek!..

Erhan Bahçeci

İnsan, eşref-i mahlukattır. Yani yaratılmışların en şereflisi, düşünebilen ve sorgulama yetisi verilen, Yaradan’ın yarattıkları arasında en üstün kıldığı bir varlık arasında yerini almaktadır.

Toplam damarlarının dünyayı 2,5 kere sardığı, “akıl” gibi en üstün meziyetin verildiği, “Yaradılan’ı severim, Yaradan’dan ötürü” sözüyle kainat’taki en önemli varlığın olduğunun göstergesi olan insanoğlu neden bunca verilen güzelliklere rağmen “İnsan” olarak kalabilmemek için gayret veriyor?

Herkesin birbirini kırdığı, nefret ve kinin hızla yayıldığı, değerlerin, inançların, kültürlerin yok olmaya başladığı, birbirinin hukukuna riayet etmediği, öldürmenin, tecavüzlerin, vefasızlığın arttığı bu zamanda “insan” olarak kalabilmek zordur evvela…

Ama bu zorluklar bizi insan olarak kalabilmek erdemliliğimizden yıldırmamalı ve yaradılış gayemizi unutturmamalı…

Tam aksine daha da birbirimize kenetlenmeli, bize verilen “akıl” yetisini ailemize, toplumumuza ve insanlığa faydalı bir birey olarak kullanmalıyız.

Hayatta her türlü imkanlara sahip olabilirsiniz, hatta her an içinde bulunduğunuz duruma göre bir şeyde olabilirsiniz. Bir meslek veya bir ünvan sahibi de olabilirsiniz.  Tüm bu ünvanlarınız, mesleğiniz, sizleri topluma faydalı olan birey yapmıyorsa, insanlığa bir şeyler katmıyorsa, sahip olduğunuz imkanları, karşınızdaki kişiler için paylaşmıyorsanız “insan” ım demenin hiçbir anlamı yok bence…

İnsan olabilmek merhameti, hoşgörüyü, sevgiyi, vefayı, adaleti içinde barındırabilmekle mümkün. Kime sorsan herkes adil, herkes merhametli, herkes vefalı, herkes insan…Ta ki gerçekten vefasını, merhametini, sevgisini göstereceği bir olay yaşanana kadar. Sonrası mı? İşte o sonrasında yaşananlara karşı koyduğumuz, gösterdiğimiz tavırlardır bizi “insan” olarak kalabilmenin erdemliliğidir diğerlerinden ayıran.

Doğumdan, ölüme kadar biriktirdiği anıları, iyilikleri, güzellikleri, sevgiyi yaşadığı zaman dilimini hayat karelerine sığdırabildiği kadardır insanoğlu.  İşte bizlerin de “güzel insandı” dedirtecek o hayat karelerinin bir gün sona ereceğini unutmamak gerek. Zira insan bedenen bu dünyadan göçüp gittiğinde ailesine, evlatlarına, yakınlarına bırakacağı en önemli mirasıdır  “güzel insandı” söylemi…

Tabi bu satırları okuyanlar “Hadi canım sende, bu zamanda insanlık mı var” veya “boşver fazla iyimser olma” dediklerinizi duyar gibiyim. Ama biz yine insani görevlerimizi yerimize getirip, diken atana gül atmak, kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermek, henüz toprağın üstünde iken hoşgörüyü, sevgiyi, merhameti, insanlığı elden bırakmamak ve toprağın altında ise yaptıklarınızla hesaba çekilirken pişman olmamak için bu hasletleri göz ardı etmemek gerekir.

Yaradanın ve kullarının razı olduğu, hayatının merkezine insanı oturttuğu, sadece beşeri olarak değil özünde de insanlığını yaşatmasını kendine ilke edinen bireyler olmak hepimizin birer vazifesidir.

Unutmayın; kulun razı olduğu her kişiden Yaradan’da razı olur.

İşte insan olarak kalabilmenin tek sırrı, tek hükmü de budur…

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları