Harput, Osmanlı döneminde önemli bir kültür merkezidir. Bu kültür merkezinde, Türk kültür tarihi açısından önemli bir yere sahip olan ve her biri bir değer olan birçok âlim, şair ve edip yetişmiştir.
Evet, bu değerlerden biri de Harput Beyefendisi olan Ahmet Tevfik Ozan’dır. Şair, yazar ve akademisyen olan münevver insan…
1953 yılında Harput’ta dünyaya gelmiştir. Halk şairi Mehmet Rasim Ozan’ın oğludur. İlk, orta ve lise öğrenimini memleketinde tamamladı. Çocukluğu Harput’tun Buzluk mevkiinde ve tarihi sokaklarda ve mahallelerde geçti.
Bir körün gamını, Hayal taşırken
Benim kederimin, kaynağı: gözler...
Bir hayal tükenir.. bir dert eksilir..
Oysa benim gözüm, Güneş’i özler! “Benim Hikâyem”
1971 yılında Hacettepe üniversitesi Tıp Fakültesine yerleşti. Çok hareketli -Vatanperver- bir öğrencilik yılları vardı. Bu nedenle 1974-1978 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği Başkanı iken tutuklu kalmıştır. Daha sonra öğrenimini Erzurum ve Kayseri'de tamamlayarak 1986 yılında tıp doktoru olmuştur. Zorunlu hizmetini, 1986-1989 yılları arasında Balıkesir'de yapmıştır. Kayseri'de de bir müddet çalıştıktan sonra, memleket hasreti ile Elazığ'a dönmüştür.
Bilmem ki, yelkovanın süpürdüğü kadranda
Alnımı hangi çizgi, ansızın parçalamış?
Hangi beyaz güvercin, küçücük kanadıyla
Tülden bir perde gibi bahtımı paralamış? …“Zaman”
Mekân, edebiyat açısından tahmin edilenden çok daha fazlasını barındıran bir kavramdır. Edebî metnin arkasında bir dekor olmakla kalmayıp metnin yazıldığı döneme ve kahramanların iç dünyalarına ışık tutmak gibi önemli bir görevi de üstlenir. Bu münevver insanın Harput’a ve tarihine karşı olan ilgi ve alakası onu zaman içerisinde yaşadığı mekâna benzetmiştir. Yani Harput’un o vakur duruşu, eli açıklığı, mütevazı hali, Harput Beyefendiliği…
Bir dolap gıcırtısı, bir köhne han odası
Tavanda bir avize, yerde bir gaz sobası
Şairin gönlü zengin, derlerse; inanmayın!
Şairin gönlü için, çile; alınyazısı… “Gurbet ve Şair”
Ahmet Tevfik Ozan, ahlâkî kaidelere gönül vermiş, kendini kendisinden çok sevdiği Harput’a ve hemşerilerine adamış, herkese yardım etmeyi seven, gönlü kadar kapısı da ardına kadar açık inançlı ve yiğit bir insandı.
Ben yakinen tanıdım. Haline, ahvaline şahidim. Rabbim mekânını cennet, makamını âli etsin... Amin..
Ölmek senin içinse ölümden öte ne var?
Şu yalancı dünyada sevgiden öte ne var?
Sen içimde çağlayan tertemiz bir ırmaksın..
Kaynayan sularına denizden öte ne var!.. “Hakikat mi?”