Kadir Atıcı

Palu'yu Yeniden Keşfetmek

Kadir Atıcı

Geçen haftasonu, Murat Nehri’nin hayat verdiği, tarihin tanığı ve yaşayanı olan, evliyalar diyarı Palu’daydık.

Elazığ Yeni Haber İnternet ve Medya Yayıncılığı Yöneticileri Erhan Bey ve Batuhan Bey’in düzenledikleri Palu gezisi programında bütün kalemkeşleri davet etmiş olup, kısa da olsa tarihe yolculuk yaptık. 
 
Palu Tarihtir, Tarih Palu’dur.

Bu diyarlara gelen herkesi ihtişamıyla ilk karşılayan, M.Ö. 804 yılına tarihlenen Kral Menua’nın çivi yazılı kitabesinin de bulunduğu Tanrı Haldi’nin memleketi olarak kayda geçen Urartuların yönetim merkezi olan Palu Kalesi’dir. Üzerine işlenmiş ay yıldız ne de yakışmış. İnsanı duygulandırdığı gibi kendinde bir güven tazelenmesi yaşar. Emin diyarlardayım diye bir rahatlık neş’et eder.

Sonrasında yokuş aşağı inerek 1940’lı yıllardan sonra kurulan Yeni Palu’ya vardık. Havanın sıcak olması nedeniyle Saklıbahçe de bir mola vermek istedik. İyi de yapmışız. Sami Bey’in sıcak muhabbeti ve çalışanlarının sıcak tebbesümleri ile içimize bir ferahlık doldu. Eee bir de mekanın hijyenik olması, ağaçlar arasında istirahat edip bir çay içmek ayrıca güzeldi. 

Bu arada Elazığ Yeni Haber ailesinin mensupları olan bizler bu vesileyle tanışıp, bilgi alışverişinde bulunduk. Siyasetten sanata, hayattan memata, ayrıca pandemiden sonra aldığımız kilolar için de aramızda bulunan Diyetisyen Ayşegül Hanımla da sohbet ettik.  Bütün arkadaşlarda gördüğüm samimi ve içten yaklaşımları ve fikirleriyle geleceğin önemli kalem erbapları olacağına inanıyorum.

Evet, asıl gezimiz için yine yola çıktık. Murat suyunun kıyısından eski Palu’ya doğru ilerledik. Yeşilin her tonuna vakıf olduğumuz bu diyarlarda, suyun yaşam için ne kadar önemli olduğunu bizzat yerinde gördük. 

Palu konağında kısa bir mola ve sonrasında bu toprakları maneviyatla yoğuran gönül erenlerinden Mevlana Halid-el Kürdinin üçüncü halifesi ve Nakşibendi tarikatının şeyhi Ali Sebti Palevi’nin Türbesinde soluğu aldık. Yüksek bir alanda türbesi bulunan şeyhin ziyaretçileri hiç eksik olmaz.  Şeyhimizin türbesinde dua ve niyazda bulunduktan sonra, bu kez eski Palu yerleşkesine gitmek için yola çıktık.

Murat suyunun üzerinde 12. yüzyılda inşa olunan dokuz gözlü tarihi Palu Köprüsü’nü kullanarak karşı kıyıya geçtik. Turistlerin gözdesi olan bu tarihi köprü düğün sezonunda da yeni evlilerin fotoğraf çekimi için uğrak yeri haline geliyor. 

Elimizde telefon kameraları, Palu’daki tabiat ve kültür varlıklarının eşsiz ahengini ölümsüzleştirmenin çabasındayız.  Tali yoldan araçlarla hareket ettiğimizde ilk karşılaştığımız yapı, tarihi Surp Lusavoriç Kilisesi oluyor. Son zamanlarda yerel yönetim bu yerleşkedeki bütün tarihi yapıları restore etmiş ya da projelerini çizerek uygulamaya hazır hale getirmiş durumda. Yollar genişletilmiş, yapılar geleceğe göz kırpar hale gelmiş. Çarşıbaşı Hamamı, Ulu Camii, Küçük Camii, Alacalı Mescid, Cemşit Bey Külliyesi ve vakur duruşuyla Palu Kalesi ….. Gerçekten görülmeye değer yer.

Biz gezmeye doymadan, gezimizin son durağına doğru hareket ettik. Saklıbahçe…

Saat 17’den sonra güneşin batış yönünden ışık hüzmelerini yayması buralara ayrıca bir güzellik ve serinlik katıyor. Bu yörenin olmazsa olmazı Palu Tava ikramları olacağını duyduğumuzda ilk kez bu lezzeti tadacak arkadaşlarda meraklı bir bekleyiş başlar. Fakat benim gibi birkaç kez yiyip de tadı damağında kalanlarda ise yüzde mutlu bir tebessüm belirir. Bu lezzeti hissetmek için gurme olmak gerekmiyor. Sadece Palu’da “Palu Tava” yemek gerekiyor… 

Evet, insanın en sıcakkanlısına, tarihine, sanatına, doğasına bir de yöresel yemeklerine (Palu Tava) doyum olmayan Palu ilçesi Elazığ İline 70 km kadar yakın bir mesafede. 

Bu kültürel geziyi tertip eden Erhan Bey ve Batuhan Bey’e teşekkürlerimi sunar Elazığ Yeni Haber ailesinin mensubu olan yazar arkadaşlarıma muhabbetlerimle selamlarım. 

Sağlıcakla kalmanız dileğiyle...

Yazarın Diğer Yazıları