Sanat Tarihi nedir? Bu soruya birçok farklı tanımlar getirebiliriz. Bunlardan biri de “görsel sanatların tarihsel evrimini dikkatli bir şekilde inceleyen bir bilim dalıdır.” diyebiliriz.
Evet, çünkü Sanat Tarihi, sanatta yaşanan değişimlere bir sistem çerçevesinde bakarak bunları yaratıcılık sayesinde şekillendirilmelerini, sınıflandırmayı, anlamayı ve yorumlamayı amaçlar.
Bir de sanat eğitiminde uygulanan dört disiplinden biridir. Sanat Tarihi...
Prof. Dr. Semavi Eyice sanat tarihini “kültür mirası olarak adlandırılan eski eserlerin, tanıtılması ve öğretilmesi ile uğraşan bilim dalı” olarak tanımlar.
Geçmişten günümüze kadar gelen bütün medeniyetlerin sanatını, mimari yapılarını, dönemin sanat zevkini ya da mekân-kurgu’da anlam arayışlarını Sanat Tarihi inceler ve insanın maddeye şekil vererek elde ettiği sanat türlerini de konu edinir.
İnsanların toplumdaki yerlerini bulması açısından oldukça önemlidir.
Mimari, heykel, resim ve süsleme sanatlarının doğuşundan günümüze kadar, pek çok ülke ve toplumda ne tür ve ne şekilde yapıtlar vererek oluştuğunu da inceler. Aynı zamanda sanat yapıtlarının ve onları inşa eden sanatçıların sanat anlayışlarını, tarzlarını belirleyip değerlendirmeyi amaçlayan bilim dalı da diyebiliriz.
Neden mi? Çünkü;
“Sanat tarihi, kişinin kendi kültürünü ve dünya kültürünü öğrenmeye, araştırmaya sevk eden bir alandır. İnsanların toplumdaki yerlerini bulması açısından oldukça önemlidir.”
Sanat Tarihi eğitiminin önemini şöyle de bahsedebiliriz; Sanat tarihi çalışması, kişinin kendi kültürü ve dünya kültürel mirası hakkında bilgi ve inceleme yapmasının, bireyin sanata değer vermesinin ve anlamasının yanı sıra, karmaşık görüş açılarına karşı hoşgörüyü geliştirir. Sanat tarihi araştırmasıyla bağlantılı olarak öğrenciler küresel olduğu kadar kendi kültürlerindeki sanat eserlerini incelemeye ve araştırmaya ihtiyaç duyarlar.
Bir şehrin sanat tarihi –Kültür Varlığı- değeri, o şehrin kimliğini ve kültürel etkileşimini yansıtır. Çok kültürlülük şehre kozmopolit bir hava kattığı gibi, bir kilimin üzerindeki renkli desenler gibi o şehrin kültürel zenginliğini de yansıtmaktadır.
Çünkü sanat eserleri geçmişin evrimsel kayıtlarıdır. Sanatın incelenmesi yoluyla öğrenciler kendi ulusal özelliklerini ve kültürel ilkelerini öğrenebilirler. Evet, biliyoruz ki, sanat eserleri ulusal değerlerin ifadesini en iyi şekilde iletirler. Öğrenciler ayrıca, düzenlilik-düzensizlik, oranın gerekliliği, üstün yeteneğin teşviki ve sanat eserleri yoluyla erdemin ve kederin takdir edilmesi gibi insanın doğasının karmaşıklığını da öğrenebilirler.
“Sanat eserleri geçmişin evrimsel kayıtlarıdır.”
Peki, bu kadar önemli olan bilim dalı günümüz eğitim sisteminde ne kadar yere sahip? Şöyle izah edeyim, Günümüzde okullarda sanat dersleri genelde uygulama ile sınırlı bir alan olarak düşünülmektedir. Bu da kültürel birikime sahip neslin inşasında cılız kalmaktadır. Bu bilim dalı içinde mihenk taşı olan Osmanlıca da bir o kadar unutulmaktadır. Bir de Kültür Varlığı kavramını bütün bir halk’a anlatım, bu konuyu özümsemelerini sağlamalıyız.
Sanat Tarihi çerçevesinde Elazığ’da Tarihsel- Kültürel değerlerin korunması durumunda;
- Toplumdaki kültürel çeşitlilik ortaya konulup tanınabilecek,
- Yerel karakterler ve özellikler tanınıp korunabilecek,
- Bir yere ait olma duygusu sağlanıp yerel, bölgesel, ulusal kimlik duygusu geliştirilebilecek,
- Yöre sakinleri ve dışarıdan gelecekler için toplumsal imaj yükseltip salt maddi değil, manevi kazanç da sağlanabilecek,
- Yerel ekonomi canlandırılıp, yöredeki gelirler arttırılabilecek,
- Var olan yöresel yapı stoku sağlıklı duruma getirilip, yeniden kazanım söz konusu olabilecek,
- Geçmişimiz, bugün ve geleceğimize uzanan yerel değerler, sonraki kuşaklar için de yaşatılıp, ileriye yansıtılabilecek,
- Böylece Elazığ’da Kültür Varlıkları korumacılığına karşı toplumsal bilinç arttırılabilecektir.
Ecdadın mezar taşından bi haber, İslam Medeniyetinin yansıdığı ve vücut bulduğu mimariden ve mekândan bi haber, Harput’un vakur duruşundan ve ruhundan bi haber bir hayat yaşamamak adına...
Sağlıcakla kalın…