Uzun yıllar boyunca Osmanlı Devleti çökerken bir çok vezir, paşa kaybedilmesi muhtemel toprakların haberini bir şekilde öğrenip oralarda arazisi varsa sattı ve oralarda akrabası varsa göçmesini temin etti. Yani, bu memlekette ihanet, üstü örtülü bir kuraldır der İsmet Özel...
'Sahipsiz Elazığ' gündemiyle başlayan süreçte Zülfü Demirbağ, çıktığı bir tv programında, Fransa mahreçli olan ama Fetö firarisi olan kişi yada kişilerce başlatıldığı ve ısrarla devam ettirildiği tesbit edilen #SahipsizElazığ kampanyası tertipçileri için sarfettiği kan tahlili yapsınlar covid-19 değil ihanet-19 söylemi Elazığ için yeni bir gündem oldu.
Demirbağ'ın bu söylemini asıl bağlamından koparıp bu kampanyaya destek veren herkes için söylenmiş gibi göstermek önceki kampanyanın tuzu biberi oldu.
Kan testi (!) gündem olunca konuşmayı defalarca dinledim,empati yapmaya çalıştım farklı düşünmek için kendimi zorladım ama bir türlü kan testi (!) gündemine hak veremedim ve bunun üzerine kendi sosyal medya hesabımda bir paylaşım yaptım. Bir kaç kişi bu paylaşım yazısını paylaşıp halkın takdirine sundu. Gerek sosyal medyadan gerek yüz yüze ve gerekse telefon açılarak tepkiler dile getirildi çıkardığım sonuç verilen tepkilerin çoğunun duygusallık ile verildiğiydi. Siyasi olarak karşı cenahta olanların bunu kullanarak benzine ateşle gitmesi de çabası oldu.
Bu konu ile ilgili Zülfü bey ile yaptığım yüz yüze görüşme ve (aşırı) tepki verenlerin, gündem yapanların memleket ile ilgili samimiyetleri (!) düşüncemin doğru olduğunu ve bu düşüncede sabit kalmam gerektiğini gösterdi. Depremde zarar görmediği, evinde hasar oluşmadığı ve evini kiraya vermiş olduğu halde devletten kira yardımı alıp sosyal medyada 'Sahipsiz Elazığ' paylaşımı yapan ve gündem oluşturmaya çalışan memleket sevdalısıda gördük bu süreçte.
Doğruya yanlışa bakmadan herşeye muhalefet eden karşıt siyasi görüş sahipleri ve bugüne kadar zerre miktarınca memlekete faydası olmayan tuzu kuru takımının yaptığı kampanya gündem olsada halk nazarında son tahlilde kıymetizdir.
Maalesef sosyal medya çıktı mertlik bozuldu. Herkes sosyal medyada birşeyler yazıp çiziyor, herkes memleket sevdalısı, herkes bu millete aşık ama nedende kimse sorumluluk yüklenmiyor, kimse elini taşın altına koymuyor, kimse bana düşen nedir ne yapabilirim demiyor, sosyal medyadan tepki verip memleket kurtarmak daha kolay.
Acaba gücümüz ve imkanımız olsa İsmet Özel'in verdiği örnekte Osmanlı paşaları gibi ihaneti üstü örtülü bir kural gibi devam ettirir miyiz ? Samimi olarak bu soruyu soruyor muyuz ? Yoksa yukarda örneğini verdiğim gibi hiçbir zarar görmediği ve hakkı olmadığı halde devletin bu zor ve meşakkatli günlerinde hem devletten tüyü bitmemiş yetim hakkı olan parayı alıp hemde 'Sahipsiz Elazığ paylaşımı yapar mıyız ?
Bir çift sözüm de AK parti cenahına ; Bu zor ve kirli gündem için muhalefet bütün gücüyle yüklenirken, duygusal vatandaşlar bu rüzgarın etkisiyle karşı tarafa savrulurken ne diğer millet vekillerinden ne yönetim ve teşkilat mensuplarından ciddi bir destek görmedi Zülfü bey...
Maalesef AK parti haklı olduğu bir konuda bu gündem altında ezildi.
Bilmiyorum belki kişisel siyasi hesaplar ile sessiz kalındı, belki duygusallık ile muhalefetin gündemi ağır bastı ama sebep her ne ise hayatın kuralıdır bugün bana yarın sana olacak ve bugün gündemin altında ezilen parti yarın sandığın altında ezilir ve kaybeden sadece kişiler olmaz parti olur...