Filistinli çocuklar gökyüzünde kuşları seyrederken insan eliyle yapılan kuşlar(savaş uçakları) onlara gökyüzünden bomba yumurtası yağdırmaya başladı.
Masum sevimli kuşlar kayboldu semayı bomba yağdıran kuşlar kapladı.
Onlar gökyüzünde ne gündüz güneşi ne de gece yıldızları görebiliyorlar.
Onların tek gördüğü şey gökyüzünden yağan bombalar.
İnsan eliyle yapılmış o zalim kuşlar şehirlerini ve evlerini mahvediyor.
Cehennemi zakkum yumurtaları taşıyan o insani kuşlar tahribat ehli olan zalim insanların hesabına ve emrine çalışıyor.
Her tarafı kana bulayarak sadece Filistinli çocukları değil bütün insanlığı öldürüyorlar.
Her bir masum çocuğun ölümü dünyayı biraz daha karartıyor.
Hepimizin yaşama sevincini alıp götürüyor.
İnsan, çocukların korunamadığı daha doğrusu yaşatılamadığı bir dünyada olmak istemiyor.
Çocuklar yoksa siz niye varsınız? Biz niye varız? Onlar yoksa dünyayı ne yapacaksınız?
Öldür emrini veren bir ayağı çukurda olan zalim yaşlı adamlar.
Artık hazırlanın cehennem sizi bekliyor.
Masum çocuklar sizlerin olmadığı bir dünyada barışı ve huzuru sağlayacaktır.
Onlar savaşın olmadığı bir dünyayı inşa edecekler.
Sizlerden gördükleri kanlı vahşetlere bulaşmayacaklar.
Sizler olmayınca Filistinli bir çocukla İsrailli bir çocuk kardeş olmayı başarabilecek.
Sokaklarda, parklarda ve caddelerde özgürce yürüyebilecekler.
Ortak değerler etrafında birleşebilmeyi ve bir arada yaşayabilmeyi sizlere inat sağlayacaklar.
Gökyüzünde kuşların dansını seyrederek yeryüzünde beraber hareket edebilmeyi öğrenecekler.
Evet yapacaklar. Çocuklar yapacak…
Henüz 7-8 yaşlarında ellerinde taşlar, sopalarla sokaklarda ülkesini savunma peşinde bir çocuk.
Arkadaşlarıyla ya lastik yakacak ya da taş atacaktı. Attığı taşın karşılığında da sicim gibi yağan kurşunlardan yere yatarak kurtulacaktı.
Ve kurtulduğunda başka bir haber onu yıkacaktı babasının şehit olduğu haberi.
Ellerinde ne varsa bırakıp babasının cenazesini götüren insanlara doğru avazı çıktığı kadar hıçkırıkla birlikte haykırarak koştu.
Kim bilir en son ne zaman nasıl gördü babasını? “ Elveda baba” haykırışları sardı Filistin’i. Bir çocuğun babasına hazin ve son vedası…
Ve bir diğeri oda henüz 7-8 yaşlarında daha kendi benliğini bilmeden, tanımadan annesi onu kardeşinin yanında bırakıp ülkesini savunmaya gitmişti.
Annesine bir şey olursa kardeşine kendisi annelik yapacaktı. Daha kendisi annesine doyamamışken kokusunu içine çekip gözlerinin içine aşkla bakamamışken, dünyadan bir haber kundağında mışıl mışıl uyuyan kardeşine annelik yapacaktı.
Dışarıda bomba sesleri, silâh sesleri kulakları sağır ederken kendisini bırakıp kardeşinin kulaklarını kapattı. Kendi canından vazgeçip kardeşinin üzerine siper oldu.
Çünkü aileden geriye kalan sadece oydu ve onu korumak zorundaydı her şeye rağmen..
Bir de Filistin gençleri var çocuklardan bir adım daha önde duran, kendilerini siper eden gurur timsali, cesaret timsali gençler var Filistin’de.
Hani genç bir kız vardı. Adı Meryem Afifi. Ülkesini savunurken İsrail askerlerince gözaltına alınan Meryem. Gözlerinin içinde korkudan eser yok askerin yüzüne yüzüne bakıyor adeta haykırıyor “ bizi yıldıramayacaksınız, bizi bitiremeyeceksiniz” diyor.
Kendisini çeken kameraya bakıyor Meryem gülümsüyor.
Ve o genç kız askere şu ders dolu sözleri haykırıyor: “ben ne yaptım?
Dövülen bir çocuğu korumaya çalıştığım için mi?
Evlerinden çıkarılmak istenen insanları koruduğum için mi bu haldeyim?
Sen şu an ne hissediyorsun?
Biliyorum sen de bir insansın, bir ailen var, belki çocukların var. Onlar büyüdüğünde zalimlerin tarafında olmasını ister misin?
Sen küçük bir çocukken geleceğe dair hayaller kurarken bunu mu hayal ettin? Yanlış tarafta olmayı mı? Büyüyünce zalim olacağım mı dedin?
Büyümeyi hayal eden ve rüya gören bir çocukken, istediğin bu muydu?
Zalimlerin yanında olmak?” Allah’ım o ne güzel cümleler, o ne büyük bir ders.
Çok daha az sürede çok daha fazlasını yapmak zorunda kalmaktır Filistin’de çocuk olmak…
Doğru ya da yanlış, elindeki bilgi ile ne söylenirse hayatı pahasına oyun oynadığını zannederek anneni, babanı, abini bir kere daha görmeyi dünyadaki her şeyden daha çok isteyerek…
Herkesin harcı değildir Filistin’de çocuk olmak…
Çocukluğunu yaşamadan çabucak büyümek demektir.
Filistin’de işte böyle çocuklar, gençler vardı.
Ne pahasına olursa olsun kendisini siper, canla başla cihad eden, Kudüs’ü asla yalnız bırakmayan, vücudu delik deşik olmuş...
Gözleri vücudunu terk etmiş, iki çukurla etrafı seyrediyordu. Olanı biteni anlamaya çalışıyordu.
Lânetliyordu bu savaşı olmayan gözlerle…