Ufuk Çetinkaya

Hayal, Hayal Eden Kişinin Ruhudur

Ufuk Çetinkaya

Hayal, soyut bir kavramdır. Hayal etmek, insanın beyninde geliştirdiği duygu, düşünce ve geleceği canlandırmaktır diyebiliriz. Hayal etmenin hem bedeli sıfırdır hem de getirisi paha biçilemez.

Hayal etmek insana umut verir, güçlendirir. Bazı hayaller vardır ki gerçekleştiğinde tüm insanlığın işine yarayabilecek sonuçlar doğurur. Örneğin; Edison karanlıktan korkan biriymiş. Hep kafasında karanlığın yok olma hayallerini kurmuş ve bir gün bu hayallerinin peşinden gitmeyi amaçlamış. Yılmıyor usanmıyor elektriği ve ampulü icat ediyor, hem hayallerini gerçekleştiriyor hem de insanlığa hizmette bulunuyor.

Aslında hayal, bir insanın iç dünyasıdır. Yapmak istediği şeyler, umutları, bütün benliğidir. Hayal kurmayı bilmeyen bir insan, nasıl yaşayacağını da bilmiyordur. Hani denir ya “Planlı yaşamak gerekli” diye. Hayaller aslında gelecekle ilgili planlarımızı da içinde barındırır. Hayal gücü geniş olan bir insan her şeyi yapabilir. Elinize bir kalem alırsınız, yalnızlığınızı paylaşmak istersiniz ve başlar Elinizdeki kalem olmasa gerçek dünyadan kopar gidersiniz. Hayal edebildiğiniz her şeyi ama her şeyi yazarsınız. İsteklerinizle bütünleşmiş bir dünya yaratırsınız içinde sadece sizin görmek istediğiniz, sadece sizin yapmak istediğiniz şeyler olur.

Hayallerinize çelik zincir vurup hayal dünyanızı kapatırsanız, hayat size zindan olur. Umut olmaz yaşayış olmaz. Bir bakıma depresyona girer hatta delirirsiniz. Bir düşünsenize hayalsiz bir dünya; her gün aynı şeyi robot gibi tekrarlıyorsunuz. Sabah kalkıp giyiniyorsunuz, bir şeylerle uğraşıyorsunuz. Ertesi gün yine aynı şeyler. Ama hayaller olunca her gün yeni ufuklar keşfediyorsunuz. Farklı düşüncelerle yaşıyorsunuz. Hayal bir insanın kalbi, aklı, mantığı tamamen kendisidir. Olması veya olmaması gereken şeyler isterseniz hayal dünyanızda var olur, isterseniz yok olur. Bir rüya gibidir her şey. Rüyaları bilinçaltımız yönetir. Bilinçaltında filizlenen bir korku onu düşünmenizi sağlar. Ve rüyanızda da bilinçaltı tamamen suyun üstüne çıkar. Onu görürsünüz. Hayal dünyanızda da aynen böyledir. Korkulu, mutluluk dolu anları hayal edersiniz. Siz istemeden onlar bilinçaltından hayallerinize girer. Ve hayalleri yok gibi davranan insanlar da vardır.

Aslında hayalleri vardır ama karamsarlığa kapılıp olmayacağından korkarlar. Bunu dış dünyaya asla hayal etmeyen olağanüstü şeylere inanmayan sahte kişilikleriyle yansıtırlar. Sadece önündekine, elinde olanlara bakarlar. Daha yüksekler için asla çaba harcamazlar. Aslında onlar da hayal etmiştir. Ama hayalleri bir anda inişe, çöküşe geçince her şeyden vazgeçmişlerdir.
Onlar aslında hayattan en çok korkanlardır. Agresiflerdir. Sevgiyi tatmak istemezler. Günü birlik hayatlarda yaşarlar. Sevgiyi tatmak, sevilmek istemezler. Hayalleri yok olmuştur. Sadece külleri vardır. Ve o hayallerin küllerinden yeniden yeşermesi çok zordur. Ölüm gibidir, onlara eziyet çektirir.

Bir de olmayacağını bildiği halde hayal edenler vardır. Onlar hayalleri kurtuluş olarak seçerler, gerçek dünyadan o kadar bezmişlerdir ki; sürekli gözlerini kapatıp güzel şeyler hayal etmek isterler. Onlar en savunmasız kişilerdir. Hayallerinin her zaman yıkılabileceğini bilirler. Gerçek hayat onlara yavan bir ekmek gibi gelir. Kimse onları anlamaz. Ama onlar da hayattan, yaşamaktan nefret ederler.

Hayaller gerçek olmayacaksa yaşamın ne anlamı vardır ki. Sevgisiz sahte bir dünyada. Masumların hep ezildiği, üzüldüğü bir dünyada. Değerlerinin bilinmediği bir dünyada, ancak onlar hayallerini de yanlarına alarak gidince anlaşılır değerleri.

Onlar için en doğru söz, “Bir gün toprak, yağmurun değerini anlayacak, o gün yağmur yağmayacaktır."

Onlar için hayal bir çıkış yolu, tuzaklardan kaçış yoludur. Aslında hayal kiminin istekleri, kiminin geleceği, kiminin kaçış yoludur. 

Ama bütün hepsinin tek bir ortak noktası vardır.

Yazarın Diğer Yazıları