Bu yazıma, Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifi ile başlamak istiyorum:
“Nasıl istersen öyle yaşa, fakat bil ki, mutlaka bir gün öleceksin. Kimi seversen sev ama unutmaki, bir gün ondan ayrılacaksın. Dilediğin gibi davran, lakin şu da hatırında olsun ki, her yaptığının karşılığını mutlaka göreceksin.”
Kişileri tanıyorsun sabah başka maske, öğlen başka maske, akşam başka maske kullanıyor…
Kişiye göre, ortama göre, zamana göre karakteri, kişiliği ve davranışları değişiyor. Bunlar her durumda menfaatlerini korumak ve yeni menfaat alanları oluşturmak için yapıyorlar bunu.
Dürüst insanların fazla arkadaşı, dostu olmaz. Çünkü yalakalık yapmayı bilmezler.
Çünkü vefasız değiller,
Çünkü nankör değiller...
Merhum Mehmet Akif'in "İkiyüzlüleri sever oldum, çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım." sözü acı bir serzeniştir.
Demem o ki;
Yiğit Adamın çok düşmanı olur. Her kişiden dost olmaz. Her kişide düşman olarak, ciddiye alınmaz...
Ne sırtını dönüp gidenlere, ne zor gününde uzaktan seyredenlere, ne de düştüğünde el vermeyenlere, sizin, bizim, hepimizin hiç kimseye ihtiyacı yok... Unutmayınız ki;
ALLAH hepimize yeter. Rabbim bizleri; vefasızlardan, nankörlerden, dedikodu yapanlardan, iftira atanlardan, fitne üretenlerden korur gözetir bize yeter...
Hayatımıza birilerini almamaya çalışıyoruz, elbette birileriyle konuşuyoruz veya yardımcı oluyoruz ama aynı zamanda hayatımızdaki çoğu insanla da eskisi gibi yakın olmamaya çalışıyoruz.
Böyle olduğumuzdan beri iyiye gittiğimiz bir süreç başladı, bu süreci durdurmak gibi bir niyetimiz yok.
Dün mangalda kül bırakmayanlar, ahlak dersi verenler, dürüstlük taslayanlar, yanlışlara doğru diyenler, doğruları söyleyenleri tuta-kaka edenler, sen ağasın, sen paşasın diyenler, hakkı olmayanın elini kaldıranlar, hakkı olana sırtını dönenler, siyasette iki yüzlülüğü meslek haline getirenler, bu davaya ömrünü verenlere saygısızca davrananlar, bu davaya bir damla teri olmayanlar eğer söz sahibiyse sözün bittiği yerdeyiz demektir.
Dün herkese mavi boncuk dağıtanlar, tavşana kaç tazıya tut diyenler, arkadaşlarını sırtından hançerleyenler, makam, koltuk için kendilerinin satışını iyi yapanlar...
Bugün eğer siyasette söz sahibi olmuşlarsa ve Kurt olup ulumaya başladılarsa bu suç kimin?
Allah'ın huzurunda nasıl cevap vereceksiniz? Allah'ım sen nelere kadirsin...
Onun için İki yüzlü insan pazar tezgahı gibidir, öne iyileri koyar arkası hep çürüktür!
Ne zaman öleceğimiz önemli değildir, nasıl öleceğimiz önemlidir bize düşen şerefimiz ile yaşamak ve ölmektir.
Çünkü; Namert sofrasında, bağdaş kurmadık ki. Mert olanla, sorunumuz olsun...
Kendi kurtlarınızı hedef almayın. Yoksa başkalarının köpeklerine yem olursunuz. Şunu unutmayınız ki; Cesur adamdan düşman olur. Korkak adamdan hain olur. Korkak, kardeşini ve de dostlarını dahi satar.
Günümüzde: iki yüzlü insanlarla, vefasız insanlar, nankör insanlar, yalancı insanlar, dedikodu yapan insanlar, iftira atan insanlar, makam-mevki peşinde koşan insanlar ve ispiyoncu insanlar boş gönül kuşsuz kafestir.
Bazı insanlar size sadık değildir.
Size olan ihtiyaçlarına sadıktırlar.
İhtiyaçları değiştiğinde, sadakatleri de değişir.
Canından saydığın bile bir gün el olur, aklın şaşar. Dostun kalkar düşmanına dönüşür, düşmanın kalkar dostun olur; öyle garip bir dünya.
Sevdik evet hem de çok sevdik..
Kadir kıymet bilmeyen herkesi çok sevdik.
Bir gün çıkıp gelmeyecek kişiler için, ömrümüzü tükettik.. Demek ki, sevgimizin bedelini Allah katında alacağımıza inandık.
Gözümüzde büyüttüğümüz insanların zaman geçtikçe değeri olmadığı ve değmediğini görüyoruz. Ama olan boşa geçen zamana ve tükenen duygulara oluyor.
Ah ah! Dağ gibi durup, dal gibi kırılan kalpler daha ne dememi istersiniz.