Psk. İrem Aydın

Çok Konuşmak Beraberinde Sağırlığı Getiriyor

Psk. İrem Aydın

Çevrende, işyerinde, okulda ve yahut tesadüfen tanıştığın bir ortamda sen bir kelime etmeye çalışırken senin cümleni yarım bırakıp kendinden bahseden biri olmuştur muhakkak...

Sen acılar içinde kıvranırken birine anlatsam da acım hafiflese diye düşünürken seni bırakıp, sürekli arkadaşından, komşusundan, akrabasından bahsedende…

Tek doğrunun kendi doğrusu olup yanlış düşünceleri savunanda…

Basit magazinsel olaylar ile çok ilgilenende…

Sıradan bir meseleyi ayrıntıların içine girip uzattıkça uzatanda...

Hadi bu sefer dinleyeyim deyip, sonra bir daha sözünün kesildiğini gördüğünde, biraz daha sabır deyip tahammül edip sonrasında o kişinin adı geçtiğinde dahi o kişi ile tekrar görüşmek istemediğini içindeki ses sana fısıldadığında olurda tekrar görüşmek için ısrar ettiğinde türlü bahaneler ile köşe bucak kaçtığında çok olmuştur. 
Tanıdık geliyor değil mi tüm bunlar?

Belki çok iyi biridir tek problemi dinleyememektir.
Belki sıkıntın olduğundan ilk koşacak kişi odur
Belki susması gerektiğini bilse en iyi dostluğu becerebilecek kişidir.

Ama diline sahip olamayarak kendisi ile ilgili tüm olumlu izlenimleri bitirmiştir. 

Kemal Sayar yukarda anlatmak istediğimi çok güzel özetler nitelikte bir söz söylemiştir. ’Herkes konuşuyor ama pek az insan dinliyor. Çok konuşmak beraberinde sağırlığı getiriyor diyor. Başkasının acısına, düşüncesine, mutluluğuna sağır kesilmek, kendine odaklanmak ve karşıdakini de kendi dünyasına zoraki çekmek kişiye verilen değeri sorgulatıyor. Ve ister istemez uzaklaştırıyor. 
Bu yüzden küçük ağız büyük kulak olmak, az konuşup çok dinlemek gerekiyor.

Bazen kişi kendini görme konusunda kör olabiliyor ancak başkasının aynasından baktığında kendisini tam olarak görebilir.

Bundan dolayıdır ki fikirlerine önem verdiğimiz güvendiğimiz kişilerin sözlerine kulak kesmek kendinizi anlamak yönünden çok şey katabilir. . 

Dinlemek sadece anlamak değildir, bir yandan karşıdakine saygı, değer verdiğini hissettirmek ve önemsemenin davranışa dönüşmüş halidir. Bütün ilişkilerin özünü oluşturur, partner, arkadaşlık, ebeveyn çocuk ilişkisinin temel taşıdır.
...
Son zamanlarda deprem, corona ekonomik dalgalanmalar maalesef yüksek stresi de beraberinde getirmektedir. Durum böyle olunca depresif durum kaçınılmaz hal alıyor. Değersizlik, güvensizlik, yaşamdan keyif almama son dönemde sık karşılaştığımız psikolojik durumlardan.
Anlaşılmamak, dünyayı anlamlandıramamak ve içindeki birikmiş olumsuz enerjiyi nasıl tolere edeceği bilememek çözümsüzlüğü daha da artırmaktadır.
Bazen bu durumlar ile nasıl baş edeceğine dair bilgi ve yeteneği olmayabiliyor kişinin ya da bilgi ve yetenek olsa dahi bunu gerçekleştirecek gücü kendinde bulamayabiliyor. Hal böyle olunca psikiyatriye/psikoloğa olan ihtiyaç daha da artıyor. Kişiler bize sürecin başlangıcında gelmiyor maalesef dibe vurduklarında artık kendileri ile ilgili çok güçsüz hissettiklerinde terapi desteğine için başvuruyor. Yapılan ilk iş dinlemek, anlamak ve sonrasında bir yol haritası çizmek.
Yapılan araştırmalarda; Travma ve kaygı sorunu yaşayan kişilerin konuşma ile ilgili alanlarının daha az aktif olduğu, bizler bunu aktif hale getirdiğimizde kaygı ve yaşanan olumsuz olayın direncinin azaldığı yapılan çalışmalar ile gözlemlenmiştir. 

Son olarak; 
Hayatımıza kimleri alacağımız ile ilgili özenli olmamız gerekiyor. Hayat kısa ve bizler zamanla hayatımıza aldığımız kişilere dönüşüyoruz. Tıpkı bir kasa elmanın içindeki çürük elmanın zamanla diğer elmaları çürütmesi gibi. Ya kasadan çıkın ya da çürük elmayı çıkarıp atın. 
Sözlerime son vermeden önce,
-Düşüncelerinize önem vermeyen
-Konuşurken sürekli kendisini öven
- Konuşmana müsaade etmeyip sözünü kesen
-Yaşam adına sana bir şey katmayan
- Başkasının yaşamını irdeleyerek zaman kaybeden arkadaşına hayatında YERVERME, YOLVER
-Ki sen böyleysen biran önce kendine ÇEKİDÜZEN VER

Sevgi ve saygıyla...

Yorumlar 1
Yunus Genç 30 Ekim 2020 11:57

Ne kadar da doğru dinlemeyi unutunca aslında sorunlar çoğaldı kalemine sağlık...

Yazarın Diğer Yazıları