Yazıma başlaman önce Elazığspor - Vanspor maçını izlemediğimi söyleyeyim.
Bu yazıyı sizlere Elazığsporu senelerdir yakından takip eden ve Elazığsporun şuan ki durumundan içi yanan bir Elazığspor taraftarı olarak yazdığımı belirtmek isterim. Evet yazımın başında da söylediğim gibi Elazığspor-Vanspor maçını izlemeden bu yazıyı yazıyorum çünkü bazı maçları değerlendirmek için o maçları izlemek gerekmez. Çünkü bazı maçlarda kazananı taktik, teknik, kapasite, saha, çim, hakem belirlemez kazananı inanmışlık ve adanmışlık belirler bu maçta Elazığ için öyle bir maçtı. Tıpkı Galatasarayın UEFA kupası finalinde oynadığı Arsenal maçı gibi Nöşetel xamax maçı gibi Fenerbahçe nin Manchester United maçı gibi Beşiktaşın Chelsea zaferi gibi Trabzonun Barcelona galibiyeti gibi tıpkı Elazığsporumuzun son dakika golüyle kazandığı Konya Torku Şeker maçı gibi 0-1 geriden gelip 2-1 kazandığı Bursa maçı gibi Mardin maçı gibi Malatya maçları gibi.. Örnekleri daha da çoğalta biliriz. Eminim yazıyı okurken siz de kafanızdan bir çok maç listeye eklediniz. Ayakkabılarınız altına çivi koymuş olsalar varınızı yoğunuzu ortaya koyacağınız hepi topu bir 90 dakikaydı. Bu maçı kazanmamız lazımdı. Bu taraftar bunu hak etmiyor muydu ?
Her şeyini ortaya koyan varıyla yoğuyla mücadele eden bir çok inanan futbolcumuzu tenzih ederek ve üzülerek söylüyorum. Evet bu takımın yönetim sorunu var, bu takımın kapasite sorunu var, mevkilerde derinlik sorunu var, para sorunu var ama en çokta Elazığsporun kendisine hiçte yakışmayan bu ligde bile oynamayı hak etmeyen, rüyasında bile bu kategorileri görse inanmayacak olan fakat bugün futbolcu yokluğundan forma şansı bulan ancak kendisi premier lig futbolcusu sanan futbolcu sorunu var. Onların bazıları zaten geçtiğimiz transfer döneminde kaçıp avrupanın çeşitli kulüplerine transfer oldular ilk 11 oynuyorlar. Kalan sağlar bizimdir.
Umarım inanların ve giydikleri formanın değerini bilenlerin Yüzü suyu hürmetine daha kötü senaryolar yaşamayız.