Pandemi Döneminde yapılacak sporlardan geçen yazımda bahsetmiştim.
Malum havaların bir anda soğuması ve kış mevsimin kendini iyice hissettirmesi ile birlikte yeni yıl arifesinde her ne kadar pandeminin gölgesinde de olsa kış sporlarına gösterilen ilginin artacağı kanaatindeyim. Pandemi döneminde malumunuz bireysel sporlara olan ilgi arttı. Kış sporları da, bir çoğu da bireysel olarak yapıldığı için pandemi döneminde ve içinde bulunduğumuz mevsim itibariyle yapılabilecek en uygun sporlardan. Kış sporları denince hepimizin aklına ilk önce kayak ve snowboard gelir ancak bu yazımda sizlere benimde henüz yeni tanıştığım ve daha yeni hakemi olduğum kayaktan daha fazlası olan biatlon branşından bahsetmeye çalışacağım.
Biatlon ülkemizde hatta dünyanın genelinde şimdilik pek ilgi duyulmasa da Kanada, Amerika, Norveç, İsveç, Finlandiya, Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya, Rusya, Kazakistan, Çin, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerde oldukça popiler bir spor dalı.
11-13 aralık 2020 tarihinde Erzurum / Kandilli’de yapılan biatlon hakem kursuna katılarak bende biatlonla tanışmış oldum. 15 ilden 64 Biatlon aday hakeminin katılımıyla gerçekleşen 3 gün süren hakem kursundan sonra kursiyerler ülkemizde gelişmekte olan bu spor dalının ilk hakemi oldular.
Henüz daha görevli olarak piste çıkmadan önce biatlonun yani sporun yeni yerler kültürler görmek tanımak adına bize kazandırdıklarından bahsedecek olursam, Erzurum ilini gezdik, Çifte Minareli Medreseyi görme fırsatımız oldu. Bir çok arkadaşımız uzun süredir çektikleri kar hasretini giderme şansı buldu. Taş Hanı gezip oltu taşı ile yapılan ürünleri inceledik. Palandökende kayma fırsatı bulduk. Kurtuluş savaşımızın kahraman isimlerinden olan, Anadolu kadınının cesaret ve vatan sevgisinin sembolü olan Nene Hatun’un mezarını ziyaret ettik, 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı'nın en büyük şahidi olan aziziye tabyasını gördük ve o anki çetin iklim koşullarını anlamaya gayret ettik. Vatan toprağının kaderinin değiştiği sembol mekanlardan olan Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Erzurum kongresinin yapıldığı binayı gezdik. Atatürk ve vatan sevdalısı arkadaşlarının vatanı kurtarma ve bir halkın geleceğini yeniden inşa etme heyecanlarına tanık olduk. Erzurum’un meşhur lezzetlerinden çağ kebabını tattık ve ardından Erzurum’un dolma kadayıf tatlısını yiyerek tatlı tadında sohbetler gerçekleştirdik.
Yeni dünya düzeninde insanlar yoğun iş temposundan, okul hayatından, şehir stresinden uzaklaşarak hem spor yaparak fit kalmaya ve sağlıklı yaşamaya hem de bu sayede dünyanın çeşitli yerlerine seyahat edip yeni yerler yeni kültürler görüp tanımaya çalışıyorlar. Tatil ve sporu birleştirerek hem tatillerini yapıp hem de spor, sağlık gibi kişisel ihtiyaçlarını karşılayarak minimum sürede en kaliteli zamanı geçirmeye gayret ediyorlar. Kış sporları da, seyahat ve sporun en güzel birleştikleri aktiviteler arasında yer alıyor. Ülkemizde kış sporları açısından gerekli ilgi ve önem gösterilirse tam bir cennet. İlimizde bulunan Hazar gölü manzaralı Hazar Baba Kayak Merkezide buna en güzel örneklerden. Ülkemizde Uludağ-Palandöken, Erciyes gibi çok önemli ve büyük yatırımların yapıldığı tesisler ve doğal güzellikler var. Gerekli tanıtım yapılırsa yazın Akdeniz ve Ege bölgesinin sahip olduğu turizm potansiyeline kışın bu bölgelerimizin de ulaşmaması mümkün değil.
Gelelim yazımın başında bahsettiğim kış sporlarından en heyecan verici olanlarından biatlona. Biatlon, kayaklı koşu ile tüfekli atışın bir araya getirildiği bir kış sporudur. Sporun 18. yüzyıl İskandinavya'sına dayanan askeri kökenlere dayandığı bilinmektedir çünkü o dönem Askerlerin uzun Norveç ve İsveç'in sınır çizgisi arasında devriye gezerken iyi nişan almaları ve hızlı kayabilmeleri gerekiyordu. Yine bir başka bilgiye göre biatlonun geçmişi bilinenden çok daha eskilere dayanmaktadır. Atıcılık ve kayağı birleştirdiği için temelinin kayakla avcılığa dayandığı düşünülmektedir. Soğuk kış aylarında kayak ve silahlarıyla ava çıkan insanların daha sonrasında bunu bir rekabete ve yarışa çevirmeleri sonucu oluşturduğu düşünülmektedir. Norveç’de 5000 yıl öncesine ait kaya resimlerinde kayakla avlanan insanların resimleri bulunduğunu biliyoruz, dolayısıyla biatlonun kökeni de bilinenden çok eskilere dayanıyor denile bilir. Nasıl ortaya çıkarsa çıksın insanların gerçek yaşamlarından esinlenerek ortaya çıktığı kesin. Biatlonun Bireysel, sprint, takım, takip ve toplu çıkış gibi yarışma kategorileri vardır. Tüm engebeli parkurlardaki turlarda, yarışmayı ve atış mesafesindeki hedeflere ateş etmeyi içerir, amaç parkuru en kısa süre tamamlamaktır.
Bir olimpiyat sporu olan biatlon 1924 yılında Fransa’nın Chamonix şehrinde düzenlenen tarihin ilk Kış Olimpiyatları’nda yer aldı. İlk başlarda askerler tarafından gösteri amacıyla düzenleniyordu ve bu şekilde 1928, 1936, 1948 Kış Olimpiyatlarında yer almaya devam etti. İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan savaş ortamından dolayı düzenlenmesine ara verildi. 1948 yılında ve 1953 yılında biatlonun da içine dahil olacağı Uluslararası Modern Pentatlon Birliği UIPM (Union İnternationale de Pentathlon Moderne) kuruldu ve 1954 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi, biatlonu bir spor dalı olarak kabul etti. 1956 yılında birlik tarafından biatlonun kuralları belirlendikten sonra 1958 yılında ilk büyük biatlon yarışı düzenlendi.
Biathlonun Bireysel, sprint, takım, takip ve toplu çıkış kategorilerinde amaç hatasız bir şekilde atış yapıp hızlı bir şekilde kayarak koşmak, parkuru en kısa sürede bitirmektir. Kendine özgü bir sürü özel kuralları olan, Sporcuyu oldukça zorlayan kondisyon, teknik, taktik ve en üst düzey konsantrasyonu birlikte barından, yarışmasının sporcu açısından zor izlemesinin seyirci açısından çok keyifli olduğu bu spor dalı eminim çok yakın bir süre içerisinde hak ettiği değeri kazanacaktır.
Bu arada Erzurum Kandillide çok güzel bir kayaklı koşu ve biatlon tesisi bulunduğunu söyleyeyim. Biatlonu merak eden dostlar için bu güzel tesisimizin 2-4 Şubat tarihleri arasında 1. Ayak müsabakalarına, 5-7 Şubat tarihleri arasında Balkan Şampiyonası, 22-24 Şubat tarihleri arasında da Türkiye Şampiyonasına ev sahipliği yapacağını belirtmek isterim.