Son sezonlarda borçlarla boğuşan, başarılarından çok borçlarıyla anılan, özellikle de son aylarda haftada bir yönetim değiştirmeyi adet edinen bir Elazığspor… Kulüp buralara nasıl geldi herkesin bir fikri var hem de maalesef bilgisinden daha çok fikri var. Sanırım bunun nedeni birbirini suçlayan Elazığspor’un geldiği ve getirdikleri durumu görmeyen iş lafa gelince mangalda kül bırakmayan bir biri ardına yönetimlerin ve şahısların bir birlerini suçladığı basın toplantıları.
Nasıl oldu da koskoca Elazığspor kamp yapabilmek için otel parası bulamaz oldu. Otelden kovulmamak için Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanının yardım etmesini bekler oldu. Üstelik Erzurum Belediye Başkanının bizim paramızı ödemesi için aracı olanlar, ben vesile oldum da Erzurum’da kamp masrafları ödendi diye övünerek birbirleri ile yarışır oldu. İyi niyetle faydalı olmaya çalışanlara elbette sözüm yok Allah hepsinden razı olsun. Sözüm biz bu hale gelmemize vesile olanlara, yüzü kızarmayanlara…
Yazımın başlığında da dediğim gibi iş lafa gelince mangalda kül bırakmıyoruz, ama icraata gelince mangal boş demek birazcık şivemizde düzgün olsa önümüzde ki yıllarda Elazığ dan bir başkan adayının Edebiyat dalında Nobel alması sürpriz olmayacak.
3-4 yıl önce Elazığsporu şampiyon yapıp bir çok yetenekli futbolcu kazandıran kim Selçuk Öztürk yönetimi, bu takımı bu kadar borçlandıran yönetim kim Selçuk Öztürk yönetimi, yerine kim geldi hepimizin kurtarıcı olarak gördüğü Sedat Karataş Yönetimi, Selçuk Öztürk bu takımı belki de tarihinin en büyük borç yüküyle bıraktı aradan yıllar geçti hala borcunu öde öde bitmedi. Sportif anlamda ne vardı Elazığspor’un tarihi boyunca her sezon en büyük hedefi olan süper lig, maddi anlamda enkaz. Elazığ’ı bu enkazdan kurtarmaya kim geldi Sedat Karataş ve arkadaşları 2 sezon boyunca hepimiz helal olsun dedik Elazığspor’u kapanmaktan kurtardılar bu yönetimden başkası bunu başaramazdı dedik ve Elazığ’ımızın göz bebeği olan kulübümüz kapanmadı hatta süper lig hayalimiz bile oldu zaman zaman sportif anlamda ne vardı peki iki sezon boyunca 18 takım arasından ligi 10. Bitirdik.
Sedat Başkan basın toplantısı düzenlediğinde öyle belgeler öyle hesaplar ortaya çıkıyor ki Selçuk Öztürk bu takımın en az 10 senesini heba etmiş geleceğine ipotek koymuş diyorsunuz. Bu yönetim olmasa bu takım kesin kapanırdı diyorsunuz. 2 sezon bitiyor hayranlıkla baktığımız Elazığspor’u kapanmaktan kurtaran dediğimiz yönetim görevi bırakıyor. Eski başkan Selçuk Öztürk bir basın toplantısı düzenliyor hesaplar ortaya atıyor dinleyince bu kez de gelen gideni mi aratmış diye düşünmeye başlıyorsunuz. Daha sonra her kongrede aday olan ya da aday olmayı düşünen kadrolu bir başkan adayı çıkıyor. Necati Erdem ben bu takımı belediyeden destek almadan düzlüğe çıkarırım diyor bir diğeri onu reklam yapmakla suçluyor. Bir başka başkan çıkıyor öyle cümleler kuruyor ki dinleyince hepsinin altına imzamı atarım diyorsunuz. Bakıyorsunuz 2 hafta ancak görevde kalabiliyor doğru söyleyeni 9 köyden mi kovuyorlar yoksa her doğru gözüken gerçek değil midir daha siz anlamadan görevden ayrılmak zorunda kalıyorlar. Kendisi bu kadar kendinden eminken yönetimindekiler arasında futbolun kaç kişi ile oynandığını bilmeyenler var öyle ki, yönetiminde kendinin bile tanımadıkları insanlar var.
Sonuç iki haftalık bir yönetim Elazığspordan alacağı 1 Milyon 94 bin TL…
Elazığspor üzerinden umduğunu bulan, Elazığspor’un kendilerinden umduğunu bulamadığı abilerden ablalardan fayda gelmeyeceğine inanan Elazığspor yine belediye destekli bir yönetim oluşturdu. Daha çiçeği burnunda başkan makamına geçmeden belediyeden, Elazığspor belediyenin bir iştiraki değildir diye açıklama geldi. Evet haklıdır da bu takım sadece belediyenin değil bütün Elazığ’ın takımıdır ve herkesin destek olması gerekir.
Yukarıda ki tabloda kim haklı, kim haksız, kim doğru söylüyor, kim söylemiyor takdiri kamuoyuna bırakıyor ve olan Elazığspor’a oluyor diyorum. Sonuç olarak yaşanan bu yönetim savaşlarında ezilen yine çimler oluyor, çim olmakta yine gariban Elazığspor’u menfaatsiz seven gerçek taraftara düşüyor.
İsimler gelip geçici, Elazığspor bakidir. Az önce kaleme aldıklarımdan biraz bağımsız, birazda direkt bağlantılı olarak Elazığspor’un son 2 yılda ki transferlerini biraz irdeleyelim istedim.
2 yılda Elazığspor’un transfer edip para kazandığı oyuncu hatırlamıyorum alınan oyunculardan ise direkt faydalı olup bugün hala takımda tutula bilenler; Andreas Tatos, Elmar Bjarnason …
Para kazanabilecekken ödemeleri düzenli yapılmadığı için ücretsiz gidenler ve bir şekilde bizde oynarken elden kaçırılanlar; Halil Akbunar, Lamjed Cehaudi, Hamidou Traore, Hakan Bilgiç, Çağlar Akbaba, Çağrı Ortakaya, Aldin Cajic, Erman Bulucu, Berk Yıldız, Alpaslan Öztürk, Muhammet İldiz, Tom, Murat Akça, Sezgin Coşkun…
Birde kulüp borç batağındayken son 2 sezonda kulübe transfer edilip takıma hiç fayda sağlamayanlara bakalım ilk aklıma gelenler; Jeffrey Sarpong, Laon Hora, Halil İbrahim Pekşen, Lucio Maranhao, Mertan Öztürk, Ahmet Aras,Ali Fırat Okur, Timur Özgöz, Kadir Pekmezci, Emre Öztürk bu listeler göreceli olarak uzaya bilir.
Hepimiz kendi listelerimizi oluşturup nasıl yönetildiğimizi kendimiz değerlendirelim. Sonra birde şimdiki yeni yönetimin transfer politikasına bakalım geçen sezon eleştirdiğimiz faydalanamadığımız dediğimiz listedeki futbolcuları bu sezon medet umulan futbolcular listesine almışız. Sonumuz hayrola. Gakgo zoru sever. Her taraftar gibi bende transferde son anda yapılacak bir atağı ümit ederek, Elazığ’ımıza layık bir takım kurulmasını bekliyorum.
Her zaman söylediğim bir şey var. Bizler ne paraları geç ödendi diye nazlanan futbolcularız, ne görev süresi dolduktan sonra stadyumun önünden dahi geçmeyen dönemlik gelip geçici yöneticileriz. Ne de Atatürk Stadyumun çimlerinde gözyaşı döküp üç gün sonra başka takımlarda zil takıp oynayacak sporcularız. Ne de Elazığ’lı olup İstanbul takımlarını tutan bugün bile üzülmeyen gamsızlardanız. Ne de bu takımı gelir kapısı gören açgözlülerdeniz.
Evet, biz bugün takımımızın düştüğü bu duruma çok üzülüyoruz ama bizim için hava hoş. 3. Lig’de son sıradayken de bizim rengimiz belliydi şampiyon olup süper lige çıktığımızda da. Şampiyonluğa oynarken de biz bu takımı her şeyden çok seviyorduk, küme düştüğümüzde de o yüzden bizim için değişen bir şey yok. Bizim safımız belli. Safı Elazığspor’dan çok başka taraflar olan Elazığspor olmadığında rant kapıları kapananlar, işleri olmadığında stadyumun önünden dahi geçmeyenler düşünsün. Bizim için değişen hiçbir şey yok. Hangi lig’de kaçıncı sırada mücadele edersek edelim bizim stadyumda yerimizde hep aynı.
İnsan sevdiğinin hep en iyi yerlerde olmasını ister, bundandır bizim üzüntümüz, şehrimizin ulusaldaki tanıtımıdır Elazığspor bundandır kaygımız, kimliğimizde Elazığ yazıyor bundandır bizim sevdamız...