İnişli çıkışlı grafik gösteren okyanusu geçip derede boğulan bir Elazığspor var bu sezon. Bu istikrarsız gidişin nedenleri araştırıldığında doğruda olsa yanlışta olsa kamuoyunun aklına ilk zamanında ödenmeyen primler geliyor. Nitekim ‘’Kurt’’ hoca Hüseyin KALPAR’ın katıldığı bir televizyon programında üst üste kaybedilen Samsun ve Gazişehir maçlarını değerlendirirken ‘’Göreve ilk geldiğimde de şansız bir şekilde Manisa mağlubiyeti ile başladık, tesadüf o maçtan öncede zamanında ödenmeyen primler vardı’’ söylemi, gerekse primlerin ödendiği ve ödenmediği haftalarda alınan saha içi sonuçları kamuoyunun bu tezini destekler nitelikte. Ben bunun doğru olduğuna inanmak istememekle birlikte yönetimin (belki maddi kaynak bulabilmek adına da olsa) sürekli ödenmeyen primleri gündeme getirmesini de doğru bulmuyorum.
Bir çok kulüpte maddi zorluklar var. Süper ligde bile bir çok büyük takım ödemelerini düzenli yapamamakta ancak bizden başka hiçbir takımda primler ödenmedi bu hafta puan kaybederiz endişesi yaşanmıyor. Kaybedilen bir maç sonrası basında, sokakta, kahvede, taraftarlar arasında mağlubiyetin sebepleri tartışılırken kimsenin aklına ilk sırada primler yatmamıştır gelmiyor. Sürekli ödenemeyen primlerin gündeme gelmesi yönetimin kaynak bulma adına yaptığı bir açıklamada olsa bu söylem bazı taraftarlarımızın kafasında “para alamadılar bu hafta o yüzden yenildiler” imajı ortaya çıkararak futbolcularımızın da hakkının yenilmesine sebep oluyor. Futbolcularımıza da mesnetsiz yakıştırmalarla haksızlık ediyoruz. Bu strateji ilerde alınacak olası kötü sonuçlarla birlikte taraftarın sporcularımızın karakterlerini de sorgulamasına yol açacak. Umarım bir an önce takımımız içinde bulunduğu maddi zorluklardan kurtulur. Sporcularımızda, yönetimin de zan altında kalmadan başarılı sonuçlar alır, kulübümüz daha fazla zor durumda kalmadan ekonomik anlamda da sportif başarı anlamında da hak ettiği konuma gelir.
Sporcularımızda unutmamalılar ki, bu şehirde kimsenin parası kalmaz. İmzaladıkları mukaveleyle hepsinin alacağı yasal olarak da garanti altındadır. Kazansan da, kaybetsen de, süper lige çıksan da, çıkmasan da hak ettiğin paranı er ya da geç bir şekilde alacaksın. Sahaya çıkıyorsan en iyisini yapmak zorundasın, şahsını değil koca bir şehri temsil ediyorsunuz. Herkes kendine yakışanı yapar, sizde size yakışanı yapıp sahada bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada elinizden geleni yapın. Size inanan insanları mutlu edin. Hep birlikte güzel günler yakın inşallah.
Yazımın başlığında dediğim gibi pirimler yoksa pirpirim mi var ? Primler yatmayınca sahada pirpirim gibi dökülen, ezilen, büzülen bir Elazığspor görmek istemiyor, bütün bunların kötü bir tesadüf olduğuna inanarak kamuoyunun sporcularımızı töhmet altında bırakacak söylemlerden uzak durması gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu tür dedikodular kulübümüze zarar vermekten öteye geçmez. Bu sezon zorda olsa playoff oynayacağımıza inanıyor, playofflar’dan da süper lige çıkacağımızı ümit ediyorum. Maddi karşılığı olan hiçbir varlık, hiçbir nesne son parasıyla bilet alıp eve kadar yürüyen bir taraftarın emeğinden, kaybedilen bir maç sonrası genç bir taraftarımızın gözünden dökülen bir damla yaştan, takımı galip gelsin diye belediye otobüslerinde deplasmana giderken yerlerde uyuyan taraftarın umudundan, bordo beyaz formayı giyince aynanın karşısında kendini iki kat büyük gören bir minik taraftarın gururundan, bugün Atatürk stadyumuna baktığında gözleri eski şampiyonluklara dalan amcamızın anılarından daha kıymetli değildir.