Nihat Demirbağ Silahlı Saldırı İle İlgili Konuştu

Mis Holding Yönetim Kurulu Başkanı İşadamı Nihat Demirbağ'ın oğlu Sami Demirbağ geçtiğimiz günlerde işyerinin yanındaki inşaatlarında uğradığı silahlı saldırıyla ilgili açıklamalarda bulundu.

Nihat Demirbağ Silahlı Saldırı İle İlgili Konuştu
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İşadamı Nihat Demirbağ, silahlı saldırı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, tehdit aldıklarını ifade ederek, Avcıl inşaat ile yaptıkları konut yapımı sözleşme şartlarının hiç birinin yerine getirilmediği ve aralarında yaşanan sorunların yargıya intikal etmesinden sonra AVCIL Yapı’nın sahibi İbrahim Avcıl dan kendisinin güvenlik müdürünün daha önce tehdit aldığını ve son olarak da İbrahim AVCIL tarafından oğluna silahlı saldırıda bulunulduğunu söyledi.

'AVCIL YAPININ YAPTIĞI İNŞAAT KAÇAK'
Demirbağ yaptığı açıklamada, “ Arsamızı 2017 yılının Kasım ayında noterde yaptığımız sözleşme ile Avcıl Yapı Ltd’ye verdik. Bu işlemin üzerinden bir yıl geçti. Ancak imarlı yerde inşaat ruhsatı almadan inşaata kaçak olarak başladılar. Kaçak başladıklarına dair, Belediyenin tutuğu raporun belgesi bizde var. Bizim parselimizde üç noktada kaçak işe başladılar. Bu üç noktanın tutanakları elimizdedir. İnşaat ruhsatı alıp inşaata resmi olarak başladıktan sonra bu kez projeye, sözleşmeye ve teknik şartnameye ayrı ayrı uymadıkları için eksiklerin tespitini mahkeme marifetiyle yaptırdık. Yapı denetim firması ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün yaptığı denetimlerin resmi belgesi elimizdedir. Bize “biz hep kaçak başlıyoruz. Sen bizim iş yapmamıza neden izin vermiyorsun. Sonraki zamanlarda gidip ruhsatımızı alıyoruz” dediler. Biri avukat olan oğlu ve yılların iş adamı olarak bildiğimiz bu grubun bu kadar kurumsallıktan uzak bir yapıda olması bizleri üzmüştür. Biz çok ortaklı kurumsal bir kuruluş olduğumuz için bu durum bizi rahatsız etti, bu gibi yasal olmayan bir yaklaşımı kabul etmemiz, usulsüz işlemlere göz yummamız mümkün değildir.

'AÇTIKLARI DAVALARI KAYBEDİNCE TEHDİTLERE BAŞLADILAR'
İşadamı Demirbağ, yaptıkları tüm iyi niyetlerine rağmen karşı tarafın açtığı davaları kaybetmeleri sonucu tehdit yoluna başvurduklarını belirterek, “ Misland güzide bir projedir. Nitelikli bir yerdedir. Bu nedenle sözleşmemizde bize Elazığ’ın ve bölgenin en kaliteli sitesini yapacaklarının sözünü vermişlerdir. O yıllarda sözleşmeye fiyat bile yazıp belirlenen fiyatın altında olması halinde hakkımız doğacaktı. Bu şartla çok düşük oranda vererek sözleşme yaptık. Ama verilen fedakarlıkları israf ettiler.

'YERİMİZİ ERKEN VE SÖZLEŞMEYE UYGUN VERMELERİ İÇİN PEŞİN FEDAKARLIKLAR YAPTIK'
Teknik şartnamede buna göre hazırlandığı için bizde arsamızı kendilerine %40 yerine%28 ile vermemize rağmen, Bu da yetmedi alışveriş merkezini de kendilerine bonus olarak vermemize rağmen Bu da yetmedi, alış veriş merkezini inşaat bitinceye kadar Şampiyon Avm’yekiraya vermelerine de müsaade edip ayrıca kendilerine 40 daire de fazladan vermemize rağmen bu imkanları bizim inşaatımı için değil burayı referans ile başka yatırımlarına hız verdiler. Biz üzerimize düşeni teknik şartnamede fazlasıyla verdik ki iş gerçekten süresinde bitsin böylece yıllardır kar paylarını bekleyen ortaklarımızın hisse bedellerini ödeyelim. Halbuki bu proje ayağa kalktığında kendilerine biz her zaman can suyu olurduk. AVCIL YAPI’nın iflasa veya ekonomik krize sürüklenmesine biz zaten engel olabilecek imkanlara sahiptik ve destek olmaya da hazırdık. Kendi yerlerimizden onlara daire verip başlamamış yerlerden alarak ona destek olmayı da kendisi istemeden teklif ettik. Şimdilerde bu kadar hataya ve bu son cana kast eylemine rağmen hala saldırgan tutumları devam ediyor. Haberlerin altına sahte hesaplarla ortak veya işçilerimiz ağzından sahte yorumlar yayınlanıyor. Buralarda tehdit mesajları yayınlıyorlar.  Oysa geçen ay bile tıpkı 32 yıldır olduğu gibi oybirliği ile genel kurul kararı aldık. Bu hep böyledir. Misland büyük bir ailedir. Bu saldırı da oğluma yapıldığı kadar şahsıma ve büyük ailemize yapılmıştır.

Biz buranın Elazığ’ın en güzel sitesi olmasını ve jübilemizi de güzel bir eserle yapmak istedik. Bize altı ayda altı defa dava açtılar. Yasal dayanağı olmayan bu davaların ikisini kaybettiler. İkisini de mahkeme doğrudan red etti. Açtıkları davaları kaybedeceklerini anlayınca bu kez de dolaylı yollardan tehditlere başladılar. Bu zaman içerisinde de tam 3,5 yıl geçti. Projenin tümünün %15‘i bize verilecek olan yerin ise ancak %30’u yapıldı. Deprem sonrasında başlayan inşaatlar bile kısa sürede bitti ama bu iki blok bitmedi. Bunlar mahkeme tespitleri ile mevcuttur. İşi bitiremeyeceklerini anlayınca uzatma için bize bir dava açtılar. Yakın zamanda bizim 20 yıllık çalışanımız olan güvenlik müdürümüzü bu inşaatları denetlemekle yetkili kıldık. Benim ve bu arkadaşımızın inşaata girmemizi engellemeye çalıştılar. Kendi inşaatımıza girmememiz için dava açtılar. Davayı kaybettiler. Çünkü yapılan yerler müteahhit firmanın yerleri değildir bize ait yerlerdir. Göndermiş oldukları aracılar vasıtasıyla biz önlerinin açılması için sürekli elimizi uzattık. Nakit sıkıntısı yaşadıklarını bildiğimiz için önlerini açmak için bazı tekliflerde bulunduk. Onlar sözlü olarak yaptığımız her şeyi inkar ettikleri için tekliflerimizi yazılı şahitli ve imzalı ve bazen de resmi yollarla yaptık. Ancak defalarca sağlanan çözüm önerilerine yanaşmadılar. Biz de son çare olarak Mart ayında fesih davası açarak bunlarla yollarımızı ayırmak istedik. Kendilerine ihtar gönderdik.  Ödemedikleri vergileri, tefkifatlar, arsa vergisini ve kendilerine ait olan hususlarda 2 yıldır hiçbir ödeme yapmıyorlardı. Bunları yazıp ihtar çektik. 10 gün içerisinde bu ödemelerinizi yapın. Kiracı da çıktığı için AVM’nin anahtarını da getirin dedik. Bu ihtardan sonra tehditlerin sayısı arttı. Gönderdikleri aracılar ima yoluyla bunlar seni vuracaklar. Bunlar Goranlı diyerek tehdit etmeye başladılar. Biz bütün işlerimizi resmi ve hukuki yollardan yürütmeye uğraştık. Oğlum saldırıya uğramadan üç gün önce İbrahim Avcıl araçla gelmişti. Çocukları Osman Avcıl, Bilal Avcıl şirkette olup olmadığımı sürekli bir şekilde kontrol ediyorlardı. Aracılar vasıtasıyla beni telefonla arayıp görüşmek istediklerini söylüyorlardı. Ancak ben benim bu kadar sağlanan imkanların ve iyiniyetin çarçur edilmesi sonunda artık görüşecek bir şeyimin olmadığını söyledim.” diye konuştu.

'OĞLUMA 1 ŞARJÖR MERMİ SIKMIŞ'
İşadamı Nihat Demirbağ, olay günü oğlunun örnek dairede olduğunu ve oğlu Sami’nin orda bulunduğunu ismini bilmediği birinin İbrahimAvcıl’a haber verildiğini ifade ederek, İbrahim AVcıl’ın oğluna arkadan ateş edip sonra da 1 şarjör boşalttığını ifade ederek, “Olay günü oğlum örnek daireyi verdikleri taşeronla daire ile ilgili bir takım konular üzerinde konuşmak üzere gitmişti. Kamera kayıtlarımızı izledim. Olay öncesinde örnek daireyi yapan kişi beni telefonla aramıştı, konuşuyorduk. Sami’nin yönetim kurulu üyesi olduğunu ve konulara vakıf olduğunu ifade ettim. Sami ile konuşmasını söyledim. Yarım saat kadar sonra gelen telefon ile oğlumun vurulduğunu öğrendim. İç mimar Feyza Hanım beni arayarak oğlumun vurulduğunun haberini verdi. Birisi İbrahim Avcıl’a telefon açıp Sami burada demişler. Kimin söylediğini bilmiyoruz. İbrahim Avcıl hemen gelip Sami’ye ve örnek daireyi yapan M. Fethi Beye siz bir gelin buraya diyerek oğlum Sami’ye önceden arkadan  ateş etmiş. Sami yere düşünce de bütün şarjörü üzerine boşaltmış. Bu sırada Sami genç ve çevik olduğu için sağa sola atılarak bazı kurşunlardan kurtulmuş. Kurşunlardan ikisi koluna ikisi de bacağına isabet etmiş, diğer mermiler boşa gitmiş. Şuanda oğlumun sol kolu hariç hiçbir uzvu çalışmıyor. Üç tane kurşun halen vücudunda…  Hareket ettiremediği uzuvları ile ilgili ne olacağı ve hangi sinirlerin zarar gördüğü zamanla netleşecek. Bizim yaptığımız bütün işler hukuki ve belgelidir. Kendilerini devletin üstünde görüp mühür kırıp işyapan insanlar bunlar. Artık yargının bu olayın ciddiyet ve mahiyetini anladığını düşünüyorum. Devlete de yargıya da güvencimizi belirtmek isterim. Bu çerçevede hakkımızı sonuna kadar arayacağız” dedi.