Av. Fadile Saka

Düğünde Takılan Takılar Kimin?

Av. Fadile Saka

Boşanma aşamasındaki tarafların en çok merak ettiği konuların başında düğünde takılan takı ve ziynet eşyalar gelmektedir.

Türk Medeni Kanunumuzda düğünde takılan takıları için ayrıca bir düzenleme yapılmamıştır. Bu konuda yakın zamana kadar Yargıtay kararlarına göre düğünde takılan takıların kim tarafında takıldığının önemi olmaksızın erkeğin kullanımına özgü (saat vb.) olmadıkça tüm ziynetler gelinin kişisel malı olarak kabul edilmişti. 

Bu kabul pek çok kesim özellikle erkekler tarafından eleştirilmekte ve haksızlık olarak görülmekteydi. Zira bu takılar yıllarca tarafların ailelerinin akrabalarına taktığı ve nihayetinde kendi düğünlerinde kendilerine dönen takılardır. Boşanma ile birlikte sadece kadına verilmesi haksızlık olarak nitelendirilmekteydi.

Ancak yakın zamanda Yargıtay görüş değiştirmiş bulunmaktadır. Yeni Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararına göre artık düğünde takılan takılarda erkek de hak talep edebilecektir.

Zira kararda “kadına özgü” terimi kullanılarak artık takılarda kadına ve erkeğe özgü takı ayrımına gidilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu ESAS NO: 2017/3-1040 KARAR NO: 2020/240 
“Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.” Denmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yeni kararına göre kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı sayılacaktır. Yeni kararla birlikte yerel adetler ve takıların kadına veya erkeğe özgü olması önem kazanmıştır.

Düğünlerde takılan para, cumhuriyet altını, çeyrek altın, gram altın vb. takılar kadına özgü takılar değildir.

Böylece kadına takılan ve her türlü maddi değeri olan takı kadına ait sayılacaktır. Yine erkeğe takılan ancak kadına özgü olmayan takılar ise erkeğe ait olacaktır. Yani kız tarafının veya erkek tarafının taktığına bakılmaksızın artık erkeğin üzerine takılan cumhuriyet altını, yarım altın, çeyrek altın, gram altın, para, döviz vb. erkeğe ait olacakken takılan bilezik ise erkeğe takılsa bile kadına özgü olduğu için kadının sayılacaktır.

Ancak bilinmektedir ki uzun süredir düğünlerde artık zarf usulü kullanılmaktadır. Zarflara konulan takılar sandığa atılmaktadır. Peki, bu durumda takılar kime ait olacak? İşte sandığa atılan takılar ise tarafların birine takılmadığı için artık tarafların ortak malı sayılacak ve taraflar arasında eşit olarak paylaşılacaktır.

Bir takının kadına mı erkeğe mi özgü olduğu konusunda şüphe varsa bu şüphe kuyumcu bilirkişiden alınacak rapor ile giderilecektir.

Bir diğer husus ise taraflar kendi aralarında anlaşarak hangi takıların kimde kalacağına karar verebilir bu durumda anlaşmaya göre karar verilir.

Ayrıca evlilik içerisinde alınan altınlar ise bir başka merak konusudur. Buradaysa iki yönlü bir ayrıma gidiyoruz. Bu ayrımlardan ilki birikim amacıyla alınan altınlar. Eğer altınlar birikim amacıyla alındıysa bu durumda mal rejiminin konusunu oluşturur. Mevcut kanunumuzdaki kural mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma alacağına göre taraflar arasında eşit olarak paylaştırılır. 

Ancak taraflardan birinin diğerine hediye olarak aldığı altın ise bağışlama sayıldığından genel kurala olarak geri talep edilemez. 

İstisnai olarak hediyede bazı koşulların bulunması halinde bağışlamadan rücu davası açma hakkı bulunmaktadır. Bağışlamadan rücu davası açılabilmesi için Türk Borçlar Kanunu’nun 295. Maddesi ve devam maddelerinde sayılan koşulların oluşması gerekir. Bu koşullar bağışlanan kişi, bağışlayana ve yakınlarından birine ağır suç işlemişse, bağışlayana veya ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa, yüklemeli bağışlamada haklı sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse dava açılabilir. Ancak bağışlama rücu davası açabilmek için süreniz boşanmanın kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıldır.

Tabi ki bu yazımızda yer verdiğimiz açıklamalar içerisinde ayrıntıları barındırmaktadır. Bu nedenle hak kaybına uğramamak için boşanma sürecinde mutla alanında uzman bir Avukattan hukuki yardım alınmalıdır.

Yorumlar 2
MALCOLM-XX 03 Temmuz 2021 20:30

Burada belirtilen ve kadının mazlumiyetini gözetmeyen kararlar kesinlikle İslami-İnsani ve Adil kararlar değildir ve bu konuda da aslı astarı olmayan saçma sapan ayırımlar getirilmiştir. Bendeniz adaleti savunan bir erkek olarak şunu söylüyorum : Düğünde takılan tüm takılar, kadın mazlumiyeti kavramına yani kadına aittir, hemde zerre tartışmasız bir biçimde !!!...

Meltem 03 Kasım 2020 14:12

Oldukça anlaşılır bir yazı olmuş

Yazarın Diğer Yazıları