Bakan Koca'dan Önemli Açıklamalar!
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın da katıldığı Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı saat 17.00'de telekonferans yöntemiyle başladı. Bakan Koca toplantının ardından önemli açıklamalarda bulunuyor.
Türkiye'de koronavirüs pandemisine yönelik önlemler her geçen gün daha da sıkı bir şekilde alınmaya devam edilirken Bilim Kurulu bugün telekonferans yöntemiyle bir araya geldi.
Toplantının ardından Bakan Koca açıklamalarda bulunuyor.
Koca'nın açıklamalarından satır başları:
Güven yoksa böylesine büyük bir salgının üstesinden gelinemez. Bu mücadelenin şeffaf bir şekilde yönetildiğini düşünenlere teşekkür ediyorum.
Bu güveni zedeleyecek sözlerin sahipleri bu tedbirleri tehlikeye atıyor. Sizlerden bu noktaya dikkat etmenizi istiyorum. Hastalığın bazı aşamaları ve ilgili tedavileri konusunda bilgiler vereceğim. Ölüm oranlarıyla ilgili bazı karşılaştırmalarda yapacağım.
Koronavirüsle mücadelede her gün daha iyiyiz daha ilerideyiz. Elimizdeki veriler salgının kontrolümüz altında olduğunu gösteriyor. Ancak bu tedbirleri esnetirseniz bu çabamız boşa dönebilir.
Tedbirleri uygularsak ölüm oranları düşüyor, yeni hasta sayımız azalıyor. Kesin olan budur. Hiçbir umut sizi rehavete sürüklememelidir. Mücadele azmi vermelidir.
SON 24 SAATİN BİLANÇOSU
Şimdi son 24 saatin sonuçlarını arz etmek istiyorum. Bugün 37 bin 535 yeni testin sonucunu aldık. 3083 yeni hasta keşfedildi. Toplam vaka sayımız 98 bin 674'e ulaştı. Son 24 saat içinde 117 hastamızı kaybettik. Allah'tan rahmet diliyoruz. Yoğun bakımdaki hasta sayımız bugün 1814, 985'nin solunumu yapay yollarla sağlanıyor. Hastalığı yenen 1559 vatandaşımızla birlikte iyileşen hasta sayımız 16 bin 470'e ulaştı.
YOĞUN BAKIM DOLULUK ORANI PANDEMİ ÖNCESİNDEN BİLE DÜŞÜK
Salgın başlar başlamaz tedavileri daha sonra yapılması mümkün olan hastalarımızın tedavilerini o dönem ertelemiştik. Bu sayede hastanelerimizde ciddi rahatlık sağlayarak pandemiye hazırlık yapmıştık. Biz bu dönemde yatak doluluk oranlarımızı yüzde 70'lerden yüzde 30'lara çektik.
Yüzde 80'lere yakın seyreden yoğun bakım yatak doluluk oranlarımızı da şu an yüzde 60'lara indirmiş durumdayız. Pandemiye rağmen gerek servis, gerek yoğun bakım odalarımız pandemiden önceden bile dolu değildir.
Avrupa ülkelerinin, Amerika'nın karşılaştığı dramatik sahneleri yaşamamışsak sebebi açıktır. Türkiye'de hiçbir sonuç arka planı bilen için sürpriz değildir. Dünyanın pekçok ülkelerinde hastaların stadyumlarda, avm'lerde tedavi edilmeye çalışıldığını gördük.
Bu dönemde yatak sayımız OECED ortalamasının neredeyse yarısına yakın olmasına rağmen halen yüzde 30 dolulukla hizmeti sürdürüyoruz. Avrupa'daki yoğun bakım yatak doluluğu ile Türkiye'yi karşılaştırmak ilginç bir sonuç ortaya koymaktadır. Ülkemiz çok iyi durumda; yani Türkiye'de her üç yataktan, servis yatağından bahsediyorum, sadece bir tanesi dolu, iki tanesi boştur. Biz huzurevlerinde olan hastalarımızı pozitif olan dışında temaslı olan vatandaşımızı da hastane ortamına alarak tedavi ediyoruz.
ZATÜRREYE DÖNÜŞÜM ORANI DÜŞTÜ
Türkiye'de vakaların pinomaniye dönüşüm oranı her geçen gün azaldı. Yüzde 60'dan yüzde 12'ye kadar vakaların zatüreeye dönüşüm olanı düştü.Burada kritik durum zatüre oranı ne kadar düşürülürse ölüm oranı o derece azalmaktadır. Yoğun bakımda entübe edilen hasta sayısı o oranda azalmaktadır.
EN DÜŞÜK ÖLÜM ORANINA SAHİP ÜLKELERDEN BİRİYİZ
Türkiye'nin yüzde 2-3 ile en düşük ölüm oranına sahip olan ülkelerden biri olduğunu görüyoruz. Bu bizim hastalığı belirtiler ilerllemeden kontrol altına aldığımızı kanıtlamaktadır. Bizim Çin'e benzer bir seyir izlediğimiz görülmektedir. Ölüm oranlarının stabilleştiğini bir tabloyu çok net görüyoruz. İlk 1-2 hafta içinde bizde de yükselişi görüyorsunuz, tedaviyi devreye soktuğumuzda ölüm oranlarının nasıl azaldığını gösteren bir tablo var önümüzde.
Almanya baştan düşük seyrederken giderek son dönemlerde dünya ortalamasına paralel nasıl seyrettiğini görmüş oluyorsunuz. İtalya'da ise dünya ortalamasını yükselten dramatik bir artışa sahip. Sağlık altyapısı çöktüğü ve yaşlı nüfusu yüksek olduğu için dünya ortalamasını yükselttiğini görüyoruz. İspanya da dünya ortalamasını yükselten ölüm oranına sahip.
ABD dünya ortalamasının aniden üstüne çıkıp, sonra ortalamanın altına düştü ve tekrar yeniden bir yükseliş içinde olduğunu görmüş oluyoruz.
Burada özellikle ölüm oranlarını ve Türkiye'deki ölüm oranlarının haftalar içinde nasıl bir seyir içinde olduğunu görmüş olduk. Gündeme çok getirilen yoğun bakımlardaki vefat oranlarımızdan bahsetmek istiyorum.
Erken teşhis ve tedavideki başarımız sayesinde her geçen gün vefat oranlarının düştüğünü görüyorsunuz. Yoğun bakımdaki hasta sayımızda son günlerde düşüş olmaktadır. Bu derecede hazırlıklı olmasaydık çok ciddi vefat oranları olurdu. Bugünkü tablomuz Avrupa ve ABD'dekinden pek farklı olmazdı.