Çin'in Doğu Türkistan'daki zulmü kınandı
Malatya Ortak Değerler Platformu, Çin'in Doğu Türkistan'da Müslüman Uygur Türklerine uyguladığı zulmü kınadı.
Malatya Ortak Değerler Platformu, Çin'in Doğu Türkistan'da Müslüman Uygur Türklerine uyguladığı zulmü kınadı.
Malatya'da yaklaşık 50 sivil toplum kuruluşunun temsilcilerinin oluşturduğu Ortak Değer Platformu yayımladığı bildiri ile Çin'in Doğu Türkistan'da Müslüman Uygur Türklerine yaptığı zulmü nefretle kınadıklarını açıkladı. Konuyla ilgili ANESİAD Malatya Şubesinde düzenlenen basın toplantısında Ortak Değerler Platformu Basın Sözcüsü Hüseyin Polat, modern dünyanın bir kısmının Müslümanlara zulmettiğini bir kısmın ise sessiz bir şekilde bu durumu seyretmeye devam ettiğini belirtti.
Polat, 'İşte Maoist Çin, Doğu Türkistan'daki masum, Uygur kardeşlerimize büyük bir zulüm gerçekleştiriyor ve tüm dünya eli kolu bağlı seyrediyor. Çin, Türkistan'daki Müslümanlara tarihte benzerine az rastlanan bir zulüm, işkence ve soykırım uyguluyor. Orada sahipsiz, kimsesiz Müslüman kardeşlerimiz katlediliyor, dini değerler ayaklar altına alınıyor, kardeşlerimizin şeref ve izzetleri ile oynanıyor. Anne ve babalar zindanlara atılıyorlar. Anneler çocukların çaresiz bakışları karşısında çeşitli işkencelere ve tecavüzlere maruz bırakılıyorlar. Gençlere olmadık işkenceler yapılıyor. Hayatlarını imana ve ilme adayan, Komünizm cehaletinin önüne set olma çabasında olan alimler, zindanlarda haddi hesabı olmayan işkencelerle şehit ediliyorlar' ifadelerine yer verdi.
Doğu Türkistan'da Müslümanlara katliam ve zulüm yapıldığını ancak sözde insan hakları ve özgürlük havarisi modern dünyadan tek bir ses çıkmadığını dile getiren Polat, 'Birleşmiş milletlerin son verilerine göre; şu an Çin zaliminin, kırsal kesimlerde etrafını duvarlarla örmüş olduğu 39 kampta bir milyona yakın Müslüman esaret altında tutulmaktadır. Kamplarda yüz binlerce genç çirkin muamelelere maruz bırakılmakta, erkeklerin sakal bırakmalarına, namaz kılmalarına, Kur'an okumalarına ve kadınların örtünmelerine müsaade edilmemektedir. Zorla içki içirilen esirlere, 'Ben Allah'a inanmıyorum ve İslam dinini kabul etmiyorum.' türünden belgeler imzalatılmaktadır. İşte Arakan, işte Türkistan, işte Yemen, Afganistan, Mısır, Suriye, Filistin, Irak bilmem ki, nereyi zikretsek, Nereye baksak, nereyi ansak kan, katliam, gözyaşı, figan ve felaket. Hangi yürek dayanır bu zulümlere, Evet, sözüm ona, uygar batının ve doğunun vicdansız, acımasız, merhametsiz yürekleri hiç tınmıyor, gözleri hiç görmüyor, kulakları hiç duymuyor. Hatta aralarında için için sevinenler bile olabilir. Peki, basit bir soru, hal böyle iken, bunlara insan denebilir mi? Bu zulmü yapanlar, yaptıranlar, onaylayanlar, bir takım dünyevi menfaatler uğruna susanlar insan olabilir mi? Bu nasıl izah edilebilir? Aman ya Rabbi, Bu ne vicdansızlık? Bu ne çifte standartçılık, Nerede insan hakları dernekleri, Nerede demokrasi, eşitlik, özgürlük havarileri, Nerede bir kedi, bir köpek, bir balık, bir kuş için dünyayı ayağa kaldıran hayvan hakları dernekleri, Size sormak istiyoruz. Bu insanlara yapılanları az bulduğunuz için mi sesiniz çıkmıyor, Yoksa onların hak ettiklerini mi düşünüyorsunuz, Yoksa suskunluğunuzun bilmediğimiz başka nedenler mi var,
Burada herkesin bilmesi gereken en önemli husus şudur, aslında zalimi güçlü yapan diğer insanların sessizliğidir. Ve zalim herkesin ortak düşmanıdır, çünkü fırsat bulduğunda bu yaptıklarını herkese yapacaktır. Yani bir gün herkese sıra gelecektir. Onun için biz ortak değerler platformu olarak yapılan bu zulmü nefretle kınıyor ve başta devlet yetkilileri olmak üzere insan olduğunu iddia eden herkesi, sivil ve resmi kurum ve kuruluşları bu zulme, bu vahşete karşı durmaya, bu konuda sesini yükseltmeye davet ediyoruz. Bu, kelimenin tam anlamıyla vahşettir. 21. asırda insanlığın alnında kara bir lekedir. Eğer bu zulmü ortadan kaldırmak için harekete geçmez, en azından duamızla mazlumun yanında olduğumuzu göstermezsek ve mazlumun engelsiz duası gayretullaha dokunursa, gelecek olan azap, aramızdan sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz. Ya Rabbi, Mazlumları zalimlerin ellerinden sen kurtar. Ya Rabbi, Kana, gözyaşına doymayan, mazlumların feryatlarından zevk alan tüm insanlık cellatlarını sen mahf-u perişan eyle, Ebu Lehebin iki elini kuruttuğun gibi, mazlumlara o işkenceleri yapanların ellerini de kurut' diye konuştu.
Malatya'da yaklaşık 50 sivil toplum kuruluşunun temsilcilerinin oluşturduğu Ortak Değer Platformu yayımladığı bildiri ile Çin'in Doğu Türkistan'da Müslüman Uygur Türklerine yaptığı zulmü nefretle kınadıklarını açıkladı. Konuyla ilgili ANESİAD Malatya Şubesinde düzenlenen basın toplantısında Ortak Değerler Platformu Basın Sözcüsü Hüseyin Polat, modern dünyanın bir kısmının Müslümanlara zulmettiğini bir kısmın ise sessiz bir şekilde bu durumu seyretmeye devam ettiğini belirtti.
Polat, 'İşte Maoist Çin, Doğu Türkistan'daki masum, Uygur kardeşlerimize büyük bir zulüm gerçekleştiriyor ve tüm dünya eli kolu bağlı seyrediyor. Çin, Türkistan'daki Müslümanlara tarihte benzerine az rastlanan bir zulüm, işkence ve soykırım uyguluyor. Orada sahipsiz, kimsesiz Müslüman kardeşlerimiz katlediliyor, dini değerler ayaklar altına alınıyor, kardeşlerimizin şeref ve izzetleri ile oynanıyor. Anne ve babalar zindanlara atılıyorlar. Anneler çocukların çaresiz bakışları karşısında çeşitli işkencelere ve tecavüzlere maruz bırakılıyorlar. Gençlere olmadık işkenceler yapılıyor. Hayatlarını imana ve ilme adayan, Komünizm cehaletinin önüne set olma çabasında olan alimler, zindanlarda haddi hesabı olmayan işkencelerle şehit ediliyorlar' ifadelerine yer verdi.
Doğu Türkistan'da Müslümanlara katliam ve zulüm yapıldığını ancak sözde insan hakları ve özgürlük havarisi modern dünyadan tek bir ses çıkmadığını dile getiren Polat, 'Birleşmiş milletlerin son verilerine göre; şu an Çin zaliminin, kırsal kesimlerde etrafını duvarlarla örmüş olduğu 39 kampta bir milyona yakın Müslüman esaret altında tutulmaktadır. Kamplarda yüz binlerce genç çirkin muamelelere maruz bırakılmakta, erkeklerin sakal bırakmalarına, namaz kılmalarına, Kur'an okumalarına ve kadınların örtünmelerine müsaade edilmemektedir. Zorla içki içirilen esirlere, 'Ben Allah'a inanmıyorum ve İslam dinini kabul etmiyorum.' türünden belgeler imzalatılmaktadır. İşte Arakan, işte Türkistan, işte Yemen, Afganistan, Mısır, Suriye, Filistin, Irak bilmem ki, nereyi zikretsek, Nereye baksak, nereyi ansak kan, katliam, gözyaşı, figan ve felaket. Hangi yürek dayanır bu zulümlere, Evet, sözüm ona, uygar batının ve doğunun vicdansız, acımasız, merhametsiz yürekleri hiç tınmıyor, gözleri hiç görmüyor, kulakları hiç duymuyor. Hatta aralarında için için sevinenler bile olabilir. Peki, basit bir soru, hal böyle iken, bunlara insan denebilir mi? Bu zulmü yapanlar, yaptıranlar, onaylayanlar, bir takım dünyevi menfaatler uğruna susanlar insan olabilir mi? Bu nasıl izah edilebilir? Aman ya Rabbi, Bu ne vicdansızlık? Bu ne çifte standartçılık, Nerede insan hakları dernekleri, Nerede demokrasi, eşitlik, özgürlük havarileri, Nerede bir kedi, bir köpek, bir balık, bir kuş için dünyayı ayağa kaldıran hayvan hakları dernekleri, Size sormak istiyoruz. Bu insanlara yapılanları az bulduğunuz için mi sesiniz çıkmıyor, Yoksa onların hak ettiklerini mi düşünüyorsunuz, Yoksa suskunluğunuzun bilmediğimiz başka nedenler mi var,
Burada herkesin bilmesi gereken en önemli husus şudur, aslında zalimi güçlü yapan diğer insanların sessizliğidir. Ve zalim herkesin ortak düşmanıdır, çünkü fırsat bulduğunda bu yaptıklarını herkese yapacaktır. Yani bir gün herkese sıra gelecektir. Onun için biz ortak değerler platformu olarak yapılan bu zulmü nefretle kınıyor ve başta devlet yetkilileri olmak üzere insan olduğunu iddia eden herkesi, sivil ve resmi kurum ve kuruluşları bu zulme, bu vahşete karşı durmaya, bu konuda sesini yükseltmeye davet ediyoruz. Bu, kelimenin tam anlamıyla vahşettir. 21. asırda insanlığın alnında kara bir lekedir. Eğer bu zulmü ortadan kaldırmak için harekete geçmez, en azından duamızla mazlumun yanında olduğumuzu göstermezsek ve mazlumun engelsiz duası gayretullaha dokunursa, gelecek olan azap, aramızdan sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz. Ya Rabbi, Mazlumları zalimlerin ellerinden sen kurtar. Ya Rabbi, Kana, gözyaşına doymayan, mazlumların feryatlarından zevk alan tüm insanlık cellatlarını sen mahf-u perişan eyle, Ebu Lehebin iki elini kuruttuğun gibi, mazlumlara o işkenceleri yapanların ellerini de kurut' diye konuştu.