'Elazığ'da Mağduriyetler Devam Ediyor'
DEVA Partisi İl Başkanı Murat Dağhan, 24 Ocak 2020 yılında yaşanan 6.8'lik depremin üstünden 1 yıl geçmesine rağmen deprem kaynaklı mağduriyetlerin en üst seviyede devam ettiğini belirtti.
DEVA Partisi Elazığ İl Başkanı Murat Dağhan, bir manifesto mesajı yayınlayarak, 24 Ocak 2020 tarihinde yaşanan 6.8'lik depremin yarattığı mağduriyetlerin en üst seviyede devam ettiğini belirterek, partilerinin 20 sayfalık kapsamlı bir deprem raporu hazırladıklarını ifade etti.
DAĞHAN “SORUN ÇÖZMENİN ADI ALGI YÖNETMEK OLDU”
Başkan Dağhan manifesto açıklamasında; “ Maalesef, ülkemizde sorun çözmenin adı algı yönetmek oldu. Bu yaklaşımımızı değiştirmezsek, kaynağı ne olursa olsun vatandaşımızın her türden sorunu dağ gibi büyümeye devam edecektir. Çözüm odaklı bir siyasi anlayışı, ülke siyasetine acilen egemen kılmamız gerekir. Bu doğrultuda, biz DEVA partisi olarak memleket sorunlarının çözümü amacıyla kimlik veya parti ayrımı yapmadan herkesle müzakere ve istişareye sonuna kadar açık olacağız. Ülkenin devasa sorunları bizi, bu şekilde bir anlayış ve çalışmaya sevk etmektedir.” dedi.
DAĞHAN “KAPSAMLI BİR DEPREM RAPORU HAZIRLADIK”
Depremin ardından daha yaptıkları inceleme ve tespitleri bir rapor haline getirdiklerini belirten Başkan Dağhan; “Esefle itiraf etmemiz gerek ki 24 Ocak 2020 depremine ilişkin halkın dertleri bitip tükenmek bilmiyor. Siyasi arenada çok yeni bir parti olmamıza rağmen DEVA partili uzman arkadaşlarımızın aylardır yaptığı inceleme, tespit analiz ve raporlama çalışmalarımız sonucunda genel merkezimizle de paylaştığımız 20 sayfalık kapsamlı bir deprem raporu hazırladık. Bu raporu, kısım kısım basınımız üzerinden kamuoyu ile paylaşarak Elazığ halkını bilgilendirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Depremin ertesi yılında devam etmekte olan mağduriyetleri sıralayan Başkan Dağhan, yaşanan sıkıntıları başlıklar halinde özetleyerek şunları söyledi;
“ İktidar ;
· Göstere göstere gelmekte olan depremlere karşın neden hiç bir tedbir almıyor ?
· Neden vatandaşa her türlü maddi ve manevi destekte bulunmadı, üstelik elinde deprem vergisi adı altında dünya aleme malum 30 milyar usd'lik bir fon olması gerektiği halde ?
· Neden ülke vatandaşlarına verdiği desteğin biri geri ödemeli iken, diğeri Giresun örneğindeki gibi hibe kapsamındadır.
· Vatandaşının maruz kaldığı yoğun güvensizlik ve kaygı neticesinde neden travma yaşamasına müsaade etti ?
· Depremi müteakip ikinci kış mevsiminin yaşandığı şu günlerde, 1604 konteynerden ibaret 3 farklı konteyner-kentte neden halen daha 5468 ( Sivrice ilçesi ile toplamda 5951 kişi ) deprem mağdurunun yaşamasına müsade etmektedir ?
· En ivedi biçimde neden bu insanlarımız kalıcı olarak iskan etmedi ?
· Şimdiye kadar bu insanlarımızın sağlık, iş, aş, hak sahipliği ve eğitim problemlerini neden mutlak manada çözemedi ?
· Konteyner kentlerde internet alt yapısı kurulu olmadığından buralarda yaşayan öğrencilerimiz online eğitimden mahrum olmasına neden seyirci kalmıştır?
· Konteyner-kentlerde neden hala tedaviye muhtaç hasta ve bakıma ihtiyaç duyan yaşlılarımıza el atmamaktadır ?
· Yaşadığı mağduriyet kapsamında vatandaşının, gelir/ servet durumu ve yaşam koşullarını karşılaştırmalı mukayese ederek neden ihtiyacı olana faizsiz kredi, bedelsiz konut ya da uzun süreli karşılıksız kira gibi sosyal yardımlarda bulunmadı ?
· Sosyal devlet olmanın asgari temel şartı olan vatandaşa sosyal yardımda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmek için daha neyi beklemektedir ?
· Deprem mağduru bir asgari ücretli ya da emeklinin faizli kredi ödeyerek tüm yaşamı boyunca ev sahibi olamayacağını neden görmezden gelmektedir ?
· Anayasasında sosyal bir hukuk devleti olduğu yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin bu en değerli evrensel ilkesini neden işletememektedir ?
· İmar rantından gelir elde etmeyi kendine vazife edinmiş ve göbekten bağımlı yüklenicileriyle ekonomik ilişkilerini kar paylaşımı/ kazan kazan esasına uygun olarak tanzim etmiş TOKİ'yi bu statü ve görevden men edip, neden onun yerine salt deprem mağduru ve düşük gelirli vatandaşımızın konut ihtiyacını gidermeye odaklanmış ve kar amacı gütmeyen bir kurum oluşturarak hızla inşa faaliyetine girişmedi ?
· 6306 sayılı yasaya tabi kentsel dönüşüm yasasını güncel haliyle baştan sona rant üzerine temellenmiş eksenini, hem deprem sonucu mağdur olmuş vatandaşın, hem de Palu- Gezin- Hazar fay kırığının üreteceği olası deprem riskini dikkate alarak, az karlı ya da karsız olması hasebiyle müteahiti cezbetmeyen ancak, yapısal dönüşüme mutlak ihtiyaç duyan düşük gelirli vatandaşın yardıma muhtaç özel durumuna ehemmiyetle destekleyici ve teşvik edici adımları içerecek şekilde, neden yeniden düzenlemedi ?
· Tüm bu anlatılanlarla ilintili olarak neden, proje temelli özel ve kurumsal ( Dünya Bankası, Avrupa Yatırım bankası, Birleşmiş milletler vb.) kaynaklı hibe, çok düşük faizli kredi gibi finans destekleri elde ederek vatandaşının hizmetine sunmadı ?
· Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Elazığ Belediyesi ve Elazığ İl Özel İdaresi arasındaki genel koordinasyonsuzluk halinden kaynaklı bürokratik ve yönetsel sorunların halkın sırtındaki deprem-mağduriyet yükünü daha da ağır bir hale getirmesini neden engellemedi ?
· Radikal siyasi çözümler üretmek yerine, algı yönetme sanatına başvurmanın halkın sırtındaki mağduriyetleri daha da arttırdığını görmüyor mu ? İktidar bu kadar mı, gerçeklerden ve günlük yaşamdan kopuk ?
· Vatandaşın tüm dertlerine derman bulmanın, temel evrensel hukuki prensipleri özümsemiş yönetsel ahlaki, vicdani değerler sistemini, kendi yönetimine başlıca kılavuz yapmak olduğunu neden kabullenmiyor ?
· DASK mağdurlarının mağduriyetini neden halen gidermiyor?”
“VARIN ARTIK GERİSİNİ SİZ DÜŞÜNÜN”
Elazığ'da kesin hasar tespit raporuna göre acil yıkılacak, ağır ve orta hasarlı bağımsız bölümlerin toplamda 29.749 adet olduğunu söyleyen DEVA Partisi Elazığ İl Başkanı Murat Dağhan manifesto açıklamasının son kısmında; “ Suriye'li kardeşlerimize 30 milyar usd ( yaklaşık 225 milyar tl ) harcama yaptığını her fırsatta beyan eden, şeffaf ihale edilmediği için halkımızı fakirleştiren Hazine garantörlüğündeki projelerin sayı bazında garanti edilmiş limit altı ödemelerine 2021 bütçesinden 31 milyar tl tahsis eden, merkez bankasının Nisan 2019 yılı rakamıyla 40 milyar tl'ye ( 2020 sonu itibariyle yaklaşık 50 milyar tl) tekabül eden ihtiyat akçesini tek kalemde alıp hiç eden, dahası çılgın rant projesi Kanal İstanbul için devleti en az 100 milyar tl yükümlülük altına sokmaktan kaçınmayacağını ifade eden iktidar, 29.749 adet konutun sahibi Elazığ'lı vatandaşının her birine ortalama 100 bin tl geri ödemesiz (HİBE) sosyal yardımda bulunmuş olsaydı, bunun devlete nominal maliyeti toplamda ancak 3 milyar tl olmuş olacaktı.” ifadelerini kullandı.