'MHP Olarak Elazığ'da Birinci Partiyiz'
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Elazığ İl Başkanı Semih Işıkver, Ülke ve Elazığ gündemine ilişkin elazigyenihaber.com 'a önemli açıklamalarda bulundu.
MHP Elazığ İl Başkanı Semih Işıkver, elazigyenihaber.com 'a önemli ve çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Başkan Işıkver, 2020 Kasım gerçekleştirdikleri il kongresinin ardından yeni yönetimle birlikte çalışmalara devam ettiklerini, geçen süreç içerisinde halkın içerisinde olduklarını, sorunları ve talepleri dinlediklerini aktardı. Bunun yanında Halkla Buluşma programı başlattıklarını belirten Işıkver, bu çalışmanın da başarıyla sürdürüldüğünü kaydetti.
"PKK'NIN KÖKÜNÜ KURUTACAĞIZ"
Son günlerde PKK terör örgütünün bir kez daha kalleş, kahpe, hain yüzünü gösterdiğini söyleyen Işıkver, "Biz bu mücadeleyi kararlılıkla devam ettirme adına yine belki şehitler vermeye devam edeceğiz. Belki bu uğurda hepimizin ölmesi gerekecek. Ama şu bir gerçek ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör örgütünün faaliyetlerine başladığı günden bugüne, bu kadar ezici bir üstünlük sağladığı bir dönemi hatırlamıyoruz. İnşallah bu kararlılık, bu irade devam edecek ve terör örgütünün kökünü kurutacağımıza inanıyorum." dedi.
"CUMHUR İTTİFAKI BİR GELECEK İNŞAASIDIR"
Cumhur ittifakının Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en büyük siyasi hamlesi ve en büyük siyasi kazanımı olduğunu vurgulayan Başkan Işıkver, "Biz burada herhangi bir rahatsızlığı bir kenara bırakın, inanın ki her konuda ciddi bir memnuniyet duyuyoruz. Cumhur ittifakı bir seçim ittifakı da değildir. Cumhur ittifakı bir gelecek inşaasıdır." ifadesini kullandı.
"ELAZIĞ'DA BİRİNCİ PARTİYİZ"
MHP İl Başkanı Semih Işıkver, erken seçim beklemediklerini, seçimlerin 2023'te yapılacağını belirterek, partilerinin seçimlerdeki hedeflerini anlattı.
Işıkver, "MHP, önümüzdeki ilk seçimde daha önce hiçbir seçimde almadığı kadar büyük bir oy alacaktır. Çünkü parti politikalarının, sayın genel başkanımızın devleti destekleyen bugünkü uygulamaları, Türkiye'nin kaosa sürüklenmek istediği anlardaki kararlı duruşu çok önemlidir. Bunun halk nezdinde çok önemli bir itibar olduğunu, karşılık bulduğunu çok net şekilde gözlemliyoruz. Elazığ özelinde de 31 Mart 2019 seçim sonuçları ortadadır. 92 Bin'e yakın oy aldık. Elazığ'da şuan birinci partiyiz. İlk seçimde de bu iddiamızın gerçekleştiğini hep beraber gözlemleyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Başkan Semih Işıkver, CHP Milletvekili Gürsel Erol'un siyasi hamleleri, Elazığ'daki deprem süreci, yeni anaya çalışmaları, il protokolünün performansına ilişkin önemli değerlendirmelerde de bulundu.
MHP Elazığ Başkanı Semih Işıkver ile yaptığımız röportaj şöyle:
Sayın Işıkver, yakın zamanda il kongrenizi gerçekleştirdiniz. Yeni bir yönetimle çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Kongreden gününden bugüne kadar ne gibi çalışmalar yaptınız?
"NE OLURSAN OL GEL FELSEFESİYLE HİZMET EDİYORUZ"
"Siyasi partiler 3 yılda bir kongre yaparlar. Milliyetçi Hareket Partisi il teşkilatı olarak 2020 yılı içerisinde bütün kongre takvimimizi tamamlamış olduk. Bu itibarla biz de Kasım ayında Elazığ il kongresini gerçekleştirdik. Kongreler bütün teşkilatlar için coşku dolu süreçlerdir. Biz de bu süreci, o heyecanı bütün hücrelerimizde hissettik. Sayın genel başkanımızın takdirleriyle yeniden il başkanlığına yeniden almamız söylendi. Bu talimat doğrultusunda adaylığımızı açıkladık. Delegenin bizlere yeniden güvenoyu vermesiyle güven tazeleyerek bu süreçten çıkmış olduk. Tabi ki şehirle ilgili gündemimiz biraz daha hareketlendi. MHP'nin son bir aya yakın başlatmış olduğu bir çalışma var. Belediye meclis üyelerimiz ve il genel meclis üyelerimiz halkla buluşuyor. Bu program çok ciddi bir şekilde devam ediyor. İnsanımızın çok ciddi teveccühüne mazhar olarak devam ediyor. Bunun dışında şehirle kucaklaşmaya, tabanla buluşmaya, insanımızı ayırmadan, 'ne olursan ol gel' felsefesiyle hizmete devam ediyoruz. Bu şekilde de inşallah güzel, onurlu bir gelecek, adalet dolu, adalet zemininde yaşanan bir beşeri hayatın tesis edildiği güzel bir şehirde Elazığ'ı yaşanabilir kentler sıralamasında daha yukarılara çıkarmak için hep beraber üzerimize düşen sorumluluğun ciddiyetine vararak çalışmalarımıza devam ediyoruz."
Sayın başkan, son günlerde terör konusu yeniden ülke gündemine geldi. Terör yeniden hortladı diyebilir miyiz?
"TERÖRÜN KÖKÜNÜ KURUTACAĞIZ"
'Terör yeniden hortladı' diyemeyiz. Anadolu coğrafyasında bugün, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içiresinde PKK terör örgütü en sefil, en rezil, en dibe vurmuş halini yaşıyor. Ülke içerisinde her hangi bir eylem faaliyetleri veya icra kabiliyetleri kalmadı. Neredeyse mağaradan kafalarını çıkaramayacak durumdalar. Ama tabi yıllarca terörün desteklendiği, lojistik destek bulduğu, terörist kamplarının bulunduğu Suriye ve Irak gibi coğrafyalarda terörist faaliyetler burada PKK adı altında, orada YPG, PJK isimleri adı altında devam ediyor. Ama sorunun kaynağında çözme idaresi gösteren bir Türkiye Cumhuriyeti devleti var. Dolasıyla bugün ne Suriye'de ne Irak'ta ne de başka bir ülkenin kırsalında, orada yetişip, orada palazlanıp Anadolu'ya terörün ihraç edilebileceği bir ortamın yeniden cereyan etmemesi için kararlı bir şekilde duruş gösteren bir devlet var. Bu noktada yeniden Anadolu'da terörist faaliyetin hortlayacağını veya PKK'nın burada bir terör eylemi icra edebilecek kapasiteye erişebileceğini düşünmüyorum. En son Pençe Kartal-2 operasyonu dolayısıyla Gara'da şehitlerimiz oldu. Terör örgütü bir kez daha kalleş, kahpe, hain yüzünü göstermiş oldu. Buradan devlete bir zaafiyet atfetmek doğru olmaz. Bugün maalesef siyasi iklimde özellikle Millet ittifakını oluşturan partilerin bu konuda siyasi iktidara, başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Milli Savunma Bakanımıza, kuvvet komutanlarımıza bu işin sorumluluğunu, vebalini yükleme gibi bir gaflete düşüyorlar. Ama terörle mücadele bu gibi bedellerin olduğu bir süreçtir. Bu vatan ilk defa şehit vermiyor. Biz bu mücadeleyi kararlılıkla devam ettirme adına yine belki şehitler vermeye devam edeceğiz. Belki bu uğurda hepimizin ölmesi gerekecek. Belki bu uğurda, bu topraklarda belli riskleri yaşamaya devam edeceğiz. Ama şu bir gerçek ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör örgütünün faaliyetlerine başladığı günden bugüne, bu kadar ezici bir üstünlük sağladığı bir dönemi hatırlamıyoruz. İnşallah bu kararlılık, bu irade devam edecek ve terör örgütünün kökünü kurutacağımıza inanıyorum. Türk Milletinin de PKK'ya hayat hayat hakkı tanımayacağı bir sürece gireceğimizi, aynen Anadolu'da olduğu gibi Irak'ın kuzeyinde, Suriye'nin kuzeyinde de terörün hiç bir türlüsüne yaşam hakkı tanımayacağı yeni bir döneme evrildiğimizi düşünüyorum."
Cumhur ittifakı kararlılıkla sürdürülüyor. İttifak süreci yerelde nasıl işliyor?
"CUMHUR İTTİFAKI BİR SEÇİM İTTİFAKI DEĞİLDİR"
"15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin ardından özellikle Yenikapı mitinginin ardından Türkiye'de siyasi iklim değişti. Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Genel başkanımızın bir konsensüs oluşturduğunu, Türkiye'nin yeni bir gelecek inşa etme noktasında milli bir duruş, milli bir siyaset benimsemesi noktasında bir ittifak zemininin oluştuğunu hep beraber müşahede ettik. Bana göre Cumhur ittifakı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en büyük siyasi hamlesidir, en büyük siyasi kazanımıdır. Biz burada herhangi bir rahatsızlığı bir kenara bırakın, inanın ki her konuda ciddi bir memnuniyet duyuyoruz. Özellikle terörle mücadeleden başlayarak dış politikada kişilikli, omurgalı, tarihin ve milletin bize yüklediği misyon ve sorumluluklara uygun bir dış politika anlayışının izlendiğini görüyoruz. İçeride bazı uygulamalarda, içtihatlarda sıkıntılar olabilir. Bunlar da yerelde bizim partiler arasında, teşkilatlar arasında çözümleyebildiğimiz sıkıntılar olabiliyor. En küçük bir sıkıntı duymadığımız gibi çok da memnununuz Cumhur ittifakının bu şekilde devam etmesinden. Cumhur ittifakı bir seçim ittifakı da değildir. Cumhur ittifakı bir gelecek inşaasıdır. Sayın Genel Başkanımızın çok güzel bir ifadesi var. Diyor ki 'Siyaset oluştururken iki şeye dikkat etmek gerek; birincisi tarih ne diyor, diğeri millet ne diyor.' Bence şuan Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhur ittifakı zemininde hem tarihin kendisine söylediklerini hem de milletin arzu ettiklerini birleştirip doğru bir yol izlediğini düşünüyorum. Bu şekilde devamını da Allah'tan niyaz ediyorum. Umut ediyorum ne topraklarımızda ne çevre ülkelerde ne de Türkiye'nin kazanımlarının olduğu farklı kıtalarda hiç bir zaman bu omurgalı ve dik duruşu koruyan devlet anlayışını terk etmeyiz. Bu ittifak sadece Anadolu'da yaşan aziz Türk milleti için değil, aynı zamanda aynı dine inandığımız 1,5 milyar Müslüman nüfusu için de çok önemli bir siyasi birlikteliktir."
MHP'nin iktidar hedefi yok mu? MHP Neden Cumhurbaşkanı adayı çıkarmıyor diye eleştiriler var. Bu konuda neler söylersiniz?
"ÖNCE ÜLKEM VE MİLLETİM"
"İktidar zemininde bunu siyaseten düşünmek doğru olmaz. Sadece seçimlere odaklanarak sandıktan çıkan başarıya odaklanarak bir parti politikası hiç bir zaman gütmedik. Sayın genel başkanımızın çok net ifadeleri var; önce ülkem ve milletim sonra partim ve ben nazarından düşünürüz. her zaman da böyle düşünmeye devam edeceğiz. Türkiye böyle yürüsün, ileriye doğru hamle yapsın, yeri geldiğinde Libya'da kazanımlarını koruyabilmek için sahaya insin, yeri geldiğinde Akdeniz'de, Karadeniz'de, Efe'deki haklarını koruyabilmek için her zaman sahada olsun. Bu şekilde kararlı ve iradeli dursun. Bizim buradan her hangi bir iktidar ve menfaat beklentimiz olmaz. Cumhurbaşkanımızı sonuna kadar savunuruz. Bizim bugünkü zeminde birinci hedefimiz Sayın Cumhurbaşkanının ilk seçimde yeniden Cumhurbaşkanı olmasıdır. "
Erken seçim görüyor musunuz?
"Erken seçim görmüyorum. Muhalefetin böyle bir beklentisi var. Ama şuanda Türkiye'de istikrar krizi yok, siyasi bir kriz de yok. Burada tabi ki muhalefet suyu bulandırmak için böyle beklentiler içine girebilir ama ben seçimin zamanında yapılacağını düşünüyorum."
Partinizin önümüzdeki seçimlerde hem genelde hem yereldeki hedefleriniz nelerdir? Bir anket çalışmanız var mı, sonuç ne olur?
"MHP ELAZIĞ'DA ÇOK GÜÇLÜ DURUMDA"
"Bizim kendi kardeşlerimiz üzerinden yaptığımız çalışmalar var. Ölçüm yöntemlerimiz var ama biz anket sistemine karşıyız. Son üç seçimde MHP'yi baraj altında gösterdiler, kimi zaman 6 dediler, kimi zaman 7 dediler ama hiçbir zaman söyledikleri çıkmadı. Dolayısıyla biz bu anket yöntemine olumlu bakmıyoruz. Türkiye genelinde Milliyetçi Hareket Partisi ne noktadadır diye sorarsanız; Bence ilk seçimde daha önce hiçbir seçimde almadığı kadar büyük bir oy alacaktır. Çünkü parti politikalarının, sayın genel başkanımızın devleti destekleyen bugünkü uygulamaları destekleyen, Türkiye'nin kaosa sürüklenmek istediği anlardaki kararlı duruşu çok önemlidir. Bunun halk nezdinde çok önemli bir itibar olduğunu, karşılık bulduğunu çok net şekilde gözlemliyoruz. Elazığ özelinde de bir ankete ihtiyacımız yok. 31 Mart 2019 seçim sonuçları ortadadır. En güzel anket, en ciddi veri elimizdeki parametreler bunlar. 31 Mart 2019 seçimlerinde 92 Bin'e yakın oy aldık. bu da Cumhur ittifaklı bir modelde ikinci milletvekilinin kaçırıldığı bir sonuç. Bir milletvekili çıkıyor, ikinci milletvekilini MHP 500 oyla kaybediyor. İttifaksız bir sistemde 2 milletvekili artı 10 Bin oyla sonuç buluyor. Dolayısıyla MHP şu anda Elazığ'da çok güçlü bir durumda. Bana sorarsanız Elazığ'da şuan birinci partiyiz. Bunu bütün kalbimle, bütün samimiyetimle ifade ediyorum. İlk seçimde de bu iddiamızın gerçekleştiğini hep beraber gözlemleyeceğiz."
Elazığ bir deprem süreci yaşadı. Depremin üzerinden bir yıl geçti. Bu süreç doğru yönetildi mi sizce?
"DEVLET ELAZIĞ'DA ÜSTÜN BİR GAYRET GÖSTERİYOR"
"Afet süreçleri devletlerin en savunmasız olduğu süreçlerdir. Bugün dünyada kurumsal altyapısı güçlü devletler ABD, İngilteredir. Buralarda da kasırga, fırtına gibi afetler olur. Herhangi bir afette o devletlerin de nasıl zaafiyetler gösterdiğini, onların da imar faaliyetlerinde ne kadar zorlandığını görüyoruz. Bu işin doğal sonucu bu. Eğer bir yerde bir afet olmuşsa, o şehirde de eğer Elazığ depremi gibi ciddi yıkıcı sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. bunlar vatandaş ada sosyolojik olarak kimi zaman mülkiyet problemi olarak yansıyor, kimi zaman Elazığ'da olduğu gibi DASK'tan parayı alamama gibi yansıyor kimi zaman yeni bir haneye kavuşabilme noktasında fahiş fiyatlarla ev kiralamak gibi ciddi ekonomik problemler olarak yansıyor. Dolayısıyla bu afetin belli sonuçları olacaktı. Onları yaşıyoruz. Tabi bu giderek minimize oluyor. Bunların çözümü noktasında gerek bu sorunların dile getirilmesinde gerek bu problemlerin yetkili mercilerle paylaşılması noktasında MHP her zaman üzerine düşeni yaptı, bundan sonra da yapmaya devam edecek. Problemler var mı? Var. Ama bu problemlerin çözümü için bir gayret var mı? Daha önce Türkiye Cumhuriyeti Devletinde bir şehirde aynı anda yapılmış en büyük konut, imar faaliyeti Elazığ depreminin akabinde yapılmıştır. Elazığ depreminin akabinde yapılan takribi 21 Bin konut bugüne kadar büyükşehirler dahil, daha önce afet yaşanan Erzincan, Van dahil bir şehirde yapılmış en güçlü imar faaliyeti budur. Dolayısıyla devlet burada. Devlet burada vatandaşın mağduriyetlerini ortadan kaldırmak için çok üstün bir gayret gösteriyor. Neredeyse 6 Milyar TL konutlara harcanan para var. Devlet mal ettiği fiyatın da yüzde 40 altına 20 yıl vadeyle faizsiz, belli bir dönem ödemesiz bir ödeme planı vatandaşın önüne koydu. Burada devletin ciddi bir fedakarlık yaptığını inkar etmememiz gerekiyor. Devletin bir gayret içerisinde olduğunu, vatandaşın yarasını sarmak için özel bir çaba sarf ettiğini inkar etmemez gerekiyor. Şehrin bir kesimi gibi 'devlet burada hiç bir problem yok' ne bu yaklaşımı kabul ediyoruz ne de; 'Bu şehirde problem var, Cumhurbaşkanı nerede, bakanlar nerede, Elazığlı mağdur, perişan' yaklaşımını da reddediyoruz. Bu şehirde problem vardır ama devlet bu şehirde daha önce hiç bir şehirde uygulamadığı kadar seri ve ciddi ekonomik bedeller içeren bir paketle burada olduğunu, vatandaşın yaralarını sarmaya çalıştığını ifade etmekten gurur duyuyoruz."
Cumhuriyet Halk Partisinin 30 Milletvekili Elazığ'a gelerek Elazığ depreminden sonra ortaya çıkan mağduriyetleri rapor haline getirdiler. Bu raporu hem TBMM'de hem de kamuoyu ile paylaştılar. CHP'nin bu hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
"CHP'NİN HAMLESİ DOĞRU; ZAMANLAMASI YANLIŞ"
"Bu hamleyi çok doğru buluyorum fakat zamanlamasını da çok yanlış buluyorum. 24 Ocak 2020 tarihinden 15 gün sonra olsaydı, bir hafta sonra olsaydı doğru olurdu. Milliyetçi Hareket Partisi 25 Ocak 2020 tarihinde buraya Genel Başkan Yardımcıları, genel Sekreter yardımcıları, milletvekilleri ve il başkanlarından oluşan bir komisyon gönderdi. Buradaki bütün eksikleri tespit ederek sayın genel başkanımıza arz edildi. Sorunların çözümü için devreye girilmesi gereken yerlerde MHP her zaman aksiyon aldı. Ama CHP heyeti maalesef biraz geç kaldı. Biraz dediğim de 350 gün sonra, bir sene sonra buraya geldiler. Devlet 21 Bin konutun neredeyse 20 bininin kaba inşaatını bitirmişti. 7-8 bin konutun anahtarını verecek duruma gelmişti. Gelip o saniyeden sonra ne çadır lazım, ne aş lazım ne battaniye lazım. Vatandaşın siyasi parti ayrımı yapmaksızın, devletin şefkat elini temsil eden, TBMM'yi temsil eden milletvekillerine ihtiyacı vardı. İhtiyaç duyduğumuz anda burada değillerdi. Geç geldiler. Dolayısıyla ben bunu nafile bir çaba olarak görüyorum. Bir karşılık bulduğunu da düşünmüyorum. Erken gelselerdi belki çok ciddi karşılanırlardı. Çok daha olumlu bir hava estirdiler ama ben sadece polemikleri hatırlıyorum. Bu hazırlanan rapor sonucunda Elazığ'ın faydasına olan bir şey hatırlamıyorum."
CHP Milletvekili Gürsel Erol son dönemlerde ilginç çıkışlar yapıyor. Gürsel beyin siyaset anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
"GÜRSEL BEY ALGI YÖNETİYOR"
"Algı yönetimini bence bu şehirde hepimizden daha iyi bilen, siyasi algı enstrümanlarını bu şehirde bütün siyasilerden daha iyi bilen bir milletvekili olduğunu düşünüyorum. Bu siyasi anlayışı doğru buluyor muyum? Ben siyasi anlayışı vatandaşın her zaman duymak istediğini söylemeyi doğru bulmuyorum. Her seferinde vatandaşın duymak istediğini söylemek bazen mağduriyetleri kaşımak, sıkıntıları kaşımak anlamına da geliyor. Özellikle afet sonrasındaki performansını açıkçası yeterli bulmuyorum. AK Partili Milletvekilleri ile CHP'li milletvekilleri arasında bir çekişme de var. Biz çoğu zaman sessiz kalmayı istiyoruz. Nezaket çerçevesinde karşılıklı cevaplar veriliyor ama bazı noktalarda Gürsel beyin algıyı yönetebilme kapasitesin vatandaşın aleyhine durumlar yarattığını, vatandaşta gereksiz kafa karışıklığına neden olduğunu, vatandaşı endişeye sevk edecek bir ortamın yaratılmasına sebep olduğunu görünce de bizim de müdahale etmemiz gerektiğini, bizim de bu konuda fikir beyan etmemiz gerektiğini düşünüyoruz."
Gürsel Beyin son dönemde Elazığ'a bir bakanlık talebi de oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
"BU ŞEHRE BAKAN İSTEMEK YERİNE, ŞEHRE GELEN BAKANLARDAN BİR ŞEYLER İSTMEZ LAZIM"
"Gürsel bey Elazığ'a bakanlık verilmediğini söylüyor. Aslında istatistiki manada verilen veriler doğru. 19 yıllık süre zarfında AK Parti Elazığ'a bir bakanlık uygun görmemiş. Ama daha öncesinde farklı iktidar dönemlerinde Mehmet Ağar'ın, Ahmet Cemil Tunç'un, Ali Rıza Septioğlu'nun bakanlık yaptığı süreçleri de hep beraber gördük. Şimdi bu istatistiki veri doğrudur ama madalyonun bir de diğer yüzü var. Elazığ 24 Ocak depremini yaşadıktan sonra ciddi manada özellikle belli bakanların mütemadiyen, neredeyse 15 günde bir Elazığ'a geldiği, buradaki çalışmaları izlediği, eksikler noktasında aksiyon aldığı bir pozisyon yaşadık. Elazığ'ın 5 tane bakanı olsaydı, belki bu kadar bakanlarla etkileşim olmayacaktı. Bende şimdi soruyorum; Bugün eğer Elazığ'da bir bakan olmasını arzu ediyorsa Gürsel bey, bunu ne için arzu ediyor? Bu şehre hizmet gelsin diye arzu ediyor. Bu şehirde pozitif ayrımcılık olsun diye arzu ediyor. Kendisinde bir sorumluluk adlediyor ve konuşuyor ama en azından depremden sonra 40 defa bakan programı olmuştur. Murat Kurum belki 12 defa gelmiştir, Süleyman Bey 15 defa gelmiştir. Bu programların yüzde 80'ine MHP İl Başkanı olarak iştirak ettim. Gürsel beyi bakan geldiği zaman Elazığ'da görmedim. Bakan'a gideyim de 5 dakika görüşeyim, Elazığ'ın şu problemini çözsün dediğini görmedim. Örneğin biz MHP'li 3 belediyemiz için ihtiyaç duyulan tüm araç, gereçlerin temini için hangi bakana gittiysem sayın bakanlarımız hiç bir isteğimizi geri çevirmediler. Bu şehre bakan istemek yerine, bu şehre her hafta gelen bakanlardan bir şey istemek lazım. Gürsel bey Millet ittifakının bir parçası olan Hatif Çadırcı için bakanlardan bir şey istedi mi? Hatif bey Ak Parti'ye geçti. Gürsel Bey Hatif beye sahip çıksaydı. Bu adamlara sahip çıkmayacağız, bakanlar geldiği zaman gidip bir şey talep etmeyeceğiz sonra diyeceğiz 'bu şehre bakanlık niye verilmiyor?' Bakanlık verilse de verilmese de demek ki sizi ilgilendiren pek bir durum yok. Dolayısıyla bu tartışmayı bir algı yönetiminin enstrümanı olarak değerlendiriyorum. Dibi boş bir tartışmadır. Bence daha yapıcı, daha anlamlı, Elazığ çocuğunun faydasına olan tartışmaların içerisinde olalım."
Gürsel bey CHP'nin önümüzdeki seçimde Elazığ'da, 3 tane milletvekili çıkaracağını söylüyor. Bu da mı bir algı?
"AÇIK VE NET ALGI ÇALIŞMASI"
"Bu da yüzde yüz bir algı. Gürsel bey 3 tane milletvekili çıkaracağını söylüyor. Meclis'te çıkıp diyor ki; 'Biz Elazığ'da 3 tane milletvekili çıkaracağı" Sataşma oluyor. 'Bahse var mısınız' diyorlar. 'Varım' diyor. Biz MHP olarak 31 Mart seçimlerinde 92 Bin oy almışız. CHP ve İYİ Partinin toplam aldığı oy bizim beşte üçümüz kadardır. Biz bu partilerden yüzde yüz elli daha fazla oy almışız. Burada milliyetçi hareket partisi nerededir? Üç tane sen aldın, 2 tane AK parti aldı, bizim 92 Bin oyu kime yazdınız. Bu da siyasi reel gerçeklikten uzak bir ifadedir. Dolayısıyla bunun da hiç bir zemini yoktur. Bu da açık ve net bir algı çalışmasıdır. "
"GÜRSEL EROL; CUMHURBAŞKANIYLA NEDEN GÖRÜŞEMEDİ?"
"Bakın Cumhurbaşkanı için de ifade ettiler. Bir ay boyunca televizyonlarda Gürsel beyi izledik. 'Sayın Cumhurbaşkanımız gelecek. Ben gideceğim protokolde karşılayacağım. Efendim helikopterle gezmeyin. Binin arabayla gezin. Elazığ halkı mağdur, Elazığ halkı perişan" diyeceğini söyledi. Noldu? 'Hoş geldiniz' diyebildi mi onu bile bilmiyorum. Gürsel bey her defasında 'Ben Cumhurbaşkanıyla randevu alıp görüşürüm' diyor. 32 ay geçti neden randevu alıp görüşemedi. Protokole de geldi, orada da diyemedi. Sayın Cumhurbaşkanı indiğinde bir şey söylemek isteyen söylerdi. Biz de bir iki kelam ettik, konuşabildik. Gürsel bey orada helikopterle gezmeyin, minibüsle gezin diyebilirdi. 15 saniye sürmezdi bunu söylemek. Ama diyemedi. Ondan sonra Sayın cumhurbaşkanı gitti. Gürsel bey dedi ki 'ben gidip randevu alırım.' Sen 32 aydır randevu alamamışsın. Yine alamazsın. Milleti kandırma. Cumhurbaşkanıyla görüşemezsin. İkinci husus; Bakanlık isteyemezsin. Çünkü sen bakanlarla da görüşmezsin."
İl protokolü ve Belediye Başkanının performanslarını kısaca değerlendirebilir misiniz?
"DEPREM YAŞAMIŞ ŞEHİRDE VALİLİK VE BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAPMAK ZOR"
"Vali beyin çalışmalarını başarılı buluyorum. samimiyetini, gayretini, insani hasletlerini, devletin şefkat ve merhamet elini temsil eden bir karaktere sahip olduğunu gözlemleyebiliyorum. Elazığ Valisi çok gayretli, çok fedakar, çok samimi, çok ihlaslı bir yönetici. İnşallah şehre daha da intibak sağlayacak ve güzel işler başaracağına inanıyorum.
Şehrin belediye başkanı da deprem sürecinde çok ciddi bir sorumluluk yüklenmiş bulundu. Bu şehirde belediye başkanlığı yapmak zordur. Deprem olmuş bir şehirde valilik, belediye başkanlığı yapmak çok zordur. Ben il protokolünün çalışmalarını özellikle afetle mücadele ve afet sonrası imar yönündeki gayretlerini de olumlu görüyorum. Eksikler tabiki var, uygulama hataları var. Olmaya da devam edecek. Beşeri hayatın olduğu her yerde eksikler, fazlalıklar olur. Biz de eksik olan yerde hatalarını, kusurlarını söylemeye devam edeceğiz. Şehrin geleceğine dair hem Elazığ Belediyesiyle ilgili hem de Elazığ milletvekilleriyle ilgili bizim de hesaplarımız, amaçlarımız, hedeflerimiz var. Seçim sathına girdiğimiz zaman farklı bir mücadele zemininde olacağımızı, bugün doğru bulduğumuz işleri desteklediğimiz gibi o günkü zeminde artılarıyla eksileriyle değerlendireceğiz. Bugün afet sonrasında oluşan zemin dolayısıyla eleştirel bakmıyoruz. Bardağın dolu tarafından bakmaya çalışıyoruz. Seçim sathı mahaline kadar bu böyle gider. Bu şehirde afet sonrası yaşadığımız sıkıntılar tamamen ortadan kalkıncaya kadar el birliği ile bu mağduriyetleri ortadan kaldırmanın hesabını yapmamız lazım. MHP olarak biz bu noktadan bakmaya devam edeceğiz."
Peki Sayın Işıkver, Yeni Anayasa çalışmaları gündemde . Yeni yasa neleri kapsıyor?
"YENİ ANAYASA GELECEK NESİLLERE BİR BORCUMUZ"
"Anayasanın henüz çerçevesi belli olmadı. Tabi bu hukukçuların işi. Anayasa hukuku ayrı bir alan. Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. bu bizim gelecek nesillere borcumuz. Şuanda güçlü siyasal liderlik ve güçlü siyasal ittifak Türkiye için bir norm haline geldi. Yaklaşık 5-6 senedir Türkiye'de daha önce görmediğimiz kudrette bir siyasi iktidar var. Bunun en büyük sebebi de Cumhur ittifakı ve Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemidir. Dolasıyla biz bugün yeni bir anayasayı tartışmak için en doğru zemin, en güçlü siyasal zemin bu dönemlerdir. Zamanın ruhunu yakaladık bence. Gelecek nesillere bizim bir borcumuzdur. Oturalım hep beraber yüzde yüz sivil bir anayasanın tesisi için çalışalım."