Yüsra Bebek ve Annesi Taburcu Oldu
Elazığ depreminde enkaz altında kalarak yaralanan depremin sembol isimlerinden Yüsra bebek, tedavisi süren annesiyle korona virüs tedbirleri kapsamında taburcu edilerek köydeki baba evine gitti.
Eşi ve oğlunu depremde kaybeden kızıyla teselli olan anneyi Vefa Sosyal Destek ekibi köyde ziyaret edip hem ihtiyaçlarını sordu hem de Vali Çetin Oktay Kaldırım'ın gönderdiği oyuncakları Yüsra'ya ulaştı.
24 Ocak'ta meydana gelen Elazığ'da 37, Malatya'da 4 kişinin yaşamını yitirdiği 6,8 büyüklüğündeki depremde, Mustafa Paşa Mahallesi'nde yıkılan binanın enkazında eşi Hüseyin (37), oğlu Onur'u (12) kaybeden Ayşe Yıldız ve 3 yaşındaki kızı Yüsra, Jandarma Arama Kurtarma ekibi tarafından yaralı kurtarılmıştı. Enkazdan yaralı çıkarılan anne Ayşe ve kızı Yüsra'nın Şehit Fethi Sekin Şehir ile Fırat Üniversitesi Hastanelerindeki 3 ay süren tedavisi tamamlandı. Anne ve kızı evden takip edilmek üzere taburcu edilmesiyle Arıcak'ın Erbağı Köyündeki baba evine yerleşti. Vali Çetin Oktay Kaldırım, kısa süre önce taburcu olup evden takipleri yapılan Yüsra bebeğe, Vefa Sosyal Destek Ekibi ile birlikte çeşitli oyuncaklar gönderdi. Vefa ekibine eşlik ederek geçmiş olsun ziyaretinde bulunan ilçe Kaymakamı Şenol Öztürk'te, devlet olarak her zaman yanlarında olduklarını aktardı.
Elazığ depreminin sembol isimlerinden biri haline gelen Yüsra bebek ile annesini ziyaret ettiklerini belirten İlçe Kaymakamı Şenol Öztürk, '3 aylık bir tedavi süreci geçirdiler daha sonra da korona virüs tedbirleri kapsamında tedavisinin evde daha uygun olacağı doktorlar tarafından kendisine bildirildi. İlçemiz Erbağı Köyünde bizlerde Vefa Sosyal Destek grupları olarak bugün geçmiş olsun ziyaretinde bulunmak istedik. İnşallah bu zor günleri de atlatacaklardır' dedi.
Deprem gecesini anlatan anne Ayşe Yıldız, 'Birden sallantı geldi. Hepimiz toplandık ve kapıya doğru geldik. Dış kapı ve ara koridorda yakalandık. Orada hepimiz eşim ve çocuklar evde annem de merdivenlerde yakalandı. O an bu dünyadan gittiğimizi sandık. Bayılmıştım kendime geldiğimde bir çukurun içinde her yer karanlıktı. Eşim o an vefat etmişti. Küçük kızımın sesi geliyordu. Onu kucağıma çektim daha sonra oğlum ve annem kendine geldi. Annem yanımızda değildi. Oğlumla konuşmaya başladık anne biz neredeyiz diye. Oğlum konuşuyor kızım da sürekli ağlıyordu onları sürekli sakinleştirmeye çalışıyordum korkmasınlar diye. Oğlum bizi kurtarın diye sürekli çağırıyordu. Enkaz altındakiler kurtarılırken oğlum halen yaşıyordu. En son nefesinde 'anne beni de kurtarsınlar ben daha dayanamıyorum nefes alamıyorum ayağımın üstünde taşlar var artık dayanamıyorum bana yardım edin' dedi' diyerek o süreci anlattı.
Kendisinin üstünde çelik kapı ve taşların olduğu için oğluna yetişemediğine değinen anne Yıldız, 'Benden sürekli yardım istiyordu. Bana anne 'hakkını helal et ben şehit oluyorum' dedi. 'Oğlum sen üzülme bizi kurtaracaklar' dedim. O da 'yok daha dayanamıyorum' dedi. Panik yapma dedim, bir süre sonra daha sesi gelmedi. Biz kurtarıldığımız zaman oğlumun yaşadığını zannediyordum. Kendi elimle çıkarttığım zaman sıcaktı yaşadığını zannettim. Eşimin öldüğünü biliyordum ama çocuğumun öldüğünü sonradan söylediler. Kızım orada sürekli su, süt ve yemek istiyordu. Ayağı sıkışmıştı bende sıkışmıştım. Çok zor bir durumdu. Allah kimseye öyle bir şey göstermesin. O acı ve anıyı Rabbim kimseye göstermesin biz gördük kimse görmesin, o an çok zordu' ifadelerini kullandı.
Kendilerini kurtaran ekibe teşekkür eden anne Yıldız, ' O ekipte bizi çıkarmak için bayağı çabaladılar. Hastanede de 1 ay yoğun bakımda kaldık. Yattığım süre boyunca bütün doktorlar bizlere yardımcı oldular. Allah hepsinden razı olsun. Bayağı zor ameliyatlar geçirdim Allah şifa verdi doktorlarda umut verdiler. İnşallah zamanla iyileşirim. İnşallah bundan sonra iyi olur ama her şey eskisi gibi olmaz ama buna da şükür' diyerek içinde bulunduğu süreci aktardı.